Toplumların ilerlemesi ve geri kalmasında en büyük etken, BİLİMSEL BİLGİ dir. Bilimden uzaklaşan toplumlar geri kalıyor. Bilimde başarılı toplumlar sürekli ilerliyor. Tarihde pek çok örneği vardır.

Yavuz Sultan Selim Han, top ve tüfek sayesinde Şah İsmaili, 1514 Çaldıran savaşında perişan etmişti. Bu durumu yakından izleyen, Babür Han, Osmanlıdan ödünç top aldı. Rumi Mustafa adındaki topçu paşasını da, Osmanlı Babür Hana göndermişti. Rumi Mustafa’nın topları, Babür Hanın Hindistanı feth etmesine yetti. Emir Timurun torunu Özbek Türkü Babür Han, 1526 yılında Hindistanda Babür İmparatorluğunu kurdu.

Babür Hanın ardılları, topu geliştiremediler. Gelişmiş top ile gelen İngilizler, 1858 yılında Hindistan’daki Türk kökenli Babür Hanedanına son verdi. Top ile kurulan imparatorluk, yine top ile sonlandı. Buradaki gerçek neden, bilimde geri kalmak idi.

Osmanlı İmparatorluğu kurşunu tüfeğe koyma başarısı gösterdi. Yavuz Sultan Selim Hanın, Safavidler ve Memluklular karşısındaki başarısı, kurşunu tüfeğe koymaktan geliyordu. Tüfeğe önce barut konuyor, üzerine kurşun konuyordu. Askerler 20 li sıralanıyor. Baştaki ateş edip arkaya geçiyor. Sıra kendine gelene kadar, tüfeği doldurup ateşe hazır hale geliyordu. Böylece saniyede 1000 kurşun atabilen ordular oluşturuldu. Osmanlı bu sayede 400 yıl yaşadı.

Osmanlı, kurşunu kovana koyamadı. Fişek üretemedi. Kurşunu, kovana koymayı başaran Batı Dünyası karşısında, sürekli geriledi. Kurşun ile başarıya koşan imparatorluk, kurşun ile sonlandı. 1900 lere gelindiğinde Osmanlı, fişeği Batıdan satın alıyordu. 1912 yılınaki Trablus Savaşında, İtalyanlar, Osmanlı Ordusunun elinde kaç fişek var biliyordu. Çünkü, fişekleri İtalyanlar, Osmanlıya satmıştı. Malubiyet kaçınılmaz idi.

Trablus savaşını kaybetmekle, sadece Libyayı değil, 12 Adayı da kaybettik. Donanma olmadığı için Osmanlı adaları koruyamadı. Nedeni gayet basit idi. Osmanlı bilimde geri kalmıştı. Donanma Haliçten dışarı çıkacak teknolojik yapıya sahip değildi.

Toplumların bilimde geri kalmalarının iki nedeni var. Birincisi dini eğitim. İkincisi, eğitimde Kariyer ve Liyakat sisteminin bozulmasıdır.

-Dini eğitime ağırlık veren toplumlar geri kalıyor.

Dini eğitimde akıl devre dışı bırakılıyor. Nakil öne geçiyor. Nakil ile uğraşmak ezberciliği getiriyor. Ezberci eğitim sistemi, eskileri tekrar edip duruyor, yeni bir şey bulamıyor. Bilimde geri kalıyor. 1520 ile 1920 yılları arasındaki 400 yılda Osmanlı TEK BİR BİLİMSEL BİLGİ üretemedi ve icat yapamadı. Nedeni dini eğitime ağırlık vermesinden kaynaklanıyordu.

-Toplumların geri kalmasında ikinci nedeni, eğitim sisteminde, liyakat ve kariyer düzeninin bozulmasından kaynaklanıyor.

Nepotizm ve siyaset, eğitimde liyakat ve kariyer düzenini bozuyor. Nepotizm AKRABA KAYIRMACILIĞI dır. En çok, akademik dünyada egemen oluyor. Kendi yakınlarına iş bulmak amacıyla, bilimsel kadrolar kullanılıyor. Liyakat ve kariyer sistemi işlemiyor. Ülkemizde akademisyenlerin yüzde 70 inin birbirleri ile akraba olduğu söyleniyor.

Sonuç ortada. 19. 2. 2021 günü itibariyle ülkemizde, 28 514 profesör var. Profesör demek konusunda uzman kişi demektir. Bu kadar profesöre rağmen, Nobele aday olacak her hangi bir buluş yapan ya da ses getirecek uluslararası makale yazan profesörümüz yok.

Olamaz çünkü, akademisyen dünyasında, unvan elde etmek için, bilgi ikinci planda kaldı. Nepotizm, sosyal ve siyasi otorite kurumları egemenliğini sürdürüyor.