Avrupa Konseyi bünyesinde hazırlanan ve 01 Temmuz 2004’de yürürlüğe giren “Sanal Ortamda İşlenen Suçlar Sözleşmesi” toplam 33 ülke taraf olmuştur. Ülkemizde İç Hukuk düzenlemelerinin ardından sözleşmeye taraf olunmuştur. Dışişleri Bakanlığının 12/08/2012 tarihindeki “Sanal Ortamdaki İşlenen Suçlar Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı” 22 Nisan 2014 tarihli ve 6533 sayılı Kanun onaylanarak 02 Mayıs 2014 tarihinde Resmî Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Sözleşmenin 9. Maddesinde Çocuk Pornografisiyle Bağlantılı Suçlar başlığı altında düzenlenen bu hükmün ilk cümlesiyle taraf devletler kendi iç hukuklarında sözleşmeye uygun cezai suç tanımlamalarını yapmak üzere gerekli yasama tedbirlerini almayı ve uygulamayı taahhüt etmektedir. Maddenin 1. Kısmında bilgisayar sistemi üzerinden çocuk pornografisi üretmek, erişilir kılmak, dağıtımını yapmak, temin etmek ve bulundurmak suçları, 2. Kısmında pornografik malzemenin ne olabileceğine açıklık getirmek suretiyle “a. Reşit olmayan şahsın cinsel içerikli eylemlerde bulunması; b. Reşit olmayan şahıs görüntüsüne haiz şahsın cinsel içerikli eylemlerde bulunması; c. Reşit olmayan şahsın cinsel içerikli eylemlerde bulunmasını betimleyen gerçekçi görüntüler” üzerinde durulmaktadır.
Uluslararası Çalışma Örgütünce kabul edilen 182 sayılı Kötü Şartlardaki Çocuk İşçiliğinin Yasaklanması ve Ortadan Kaldırılmasına İlişkin Acil Önlemler Sözleşmesinin 1. maddesiyle; taraf devletlerin en kötü şartlardaki çocuk işçiliğinin yasaklanması ve ortadan kaldırılmasına ilişkin etkin ve ivedi önlemleri alması taahhüt altına alınmışken; sözleşmenin amacı doğrultusunda en kötü biçimindeki çocuk işçiliği ifadesinin neler olduğu 3. Maddede tanımlanmıştır. Bu çerçevede, çocuğun fahişelikte, pornografik yayınların üretiminde veya pornografik gösterilerde kullanılması en kötü biçimlerdeki çocuk işçiliği olarak ortak kabul görmüştür.
Online/Çevrimiçi çocuk istismarı ile mücadele kapsamında başvurulan mevzuat ve uluslararası kaynaklar bu şekilde olup, bu hükümlerin kavramsal olarak ne şekilde yorumlanacağı gerek madde hükümlerinden gerekse zaman içerisinde oturan Yargıtay’ın yerleşik kabullerinden yola çıkılarak bu kısımda kısaca izah edilmiştir.