Ordunun Dereleri türküsü, Türk halk müziğinin sevilen eserlerinden biridir. Bu türkünün hikayesi, yıllar yıllar önce Ordu’nun uzak köylerinden birinde yaşayan Hacer ve Mehmet adlı iki genç arasındaki kavuşamama hikayesine dayanmaktadır.
Hikayemiz, Ordu’nun derin vadileri ve berrak sularıyla ünlü derelerinin yanında geçmektedir. Hacer ve Mehmet, bu güzel doğa manzarası eşliğinde büyümüşlerdir. İkisi de aynı köyde yaşayan ve birbirlerine çok aşık olan gençlerdir. Ancak, ailelerinin anlaşmazlıkları ve köylerinin sınırları aralarındaki aşkı engellemiştir.
Yıllar önce Ordu'nun ücra köylerinden birinde iki genç yaşarmış. Maddi durumu iyi olan Mehmet, kendisi kadar maddi durumu iyi olmayan Hacer adında bir genç kıza aşık olmuş. Genç kız o kadar güzelmiş ki Mehmet'in aklını başından almış. Bu arada Mehmet de çok yakışıklıydı. Güzelliğiyle çevresini harap eden Hacer ile Mehmet'in aşkı geçmişteki büyük aşklara benziyordu.
Haftanın belli günlerinde zerdali ağacının dibinde buluşurlardı. Göz göze, diz dize geçen saatlerin farkına bile varmazlardı. Ama bu güzel birlikteliği kıskanan çok kişi vardı. Köyün haset dolu diğer kızları türlü entrikalarla bu tatlı birlikteliği bozdular. Genç kızın aleyhinde inanılmaz dedikodular çıkardılar ve sonunda Mehmet'in sevdiğinden ve köyünden ayrılmasına neden oldular. Böylesine derin bir üzüntüyle çekip giden Mehmet, geride gözü yaşlı bir kız, dertli, yatağından kalkamayan yatalak bir anne bıraktı. Yüreği büyük bir acıyla yanan Hacer kız, her gün evinin yakınından akan dereye giderdi. Yıkadığı bembeyaz çamaşırları çitlere asarken hiç susmadan söylediği bir türkü ile tüm köyü inletirdi. Ne yazık ki ne Mehmet onun feryadını duyardı ne de araya giren iyi niyetli komşular bir çözüm bulurdu. Tüm komşuların gelip gittiği ev bir matem evine dönüşmüştü. O günden sonra aylar böyle gelip geçti. Ne Mehmet döndü, ne Hacer gitti sevdiğine; ama Hacer'in yüreği yanıyordu, hep bu türküyü söyledi dertli dertli.
Hacer'in bu sözlerinde doğruluk payı vardı. Ne yazık ki, samimi kız, dertli kız, üzüntüsünü sevgilisine iletemedi. Araya girenler bile durumun üstesinden gelemedi. Böylece yıllar geçti. Mehmet gurbette kaldı, Hacer kız dere kenarında... Ölene kadar hem ağladı hem de ORDU'NUN DERELERİ türküsünü söyledi. O günden bu güne bu türkü günümüze kadar ulaşmıştır.
Ordunun dereleri
Aksa yukarı aksa
Vermem seni ellere
Ordu üstüme kalksa
Oy bağlamam, bağlamam
Zerdali dalı mısın
Garip , garip çalarsın
Benden sevdalı mısın?
Oy Mehmet’im Mehmet’im,
Sana küstüm demedim.
Beni sana geçmişler,
Vallahi ben demedim.
Ordunun Dereleri türküsü, yıllar geçse de hala halk arasında sevilerek söylenmektedir. Bu türkü, Ordu’nun doğal güzelliklerini ve aşkın engel tanımayan gücünü temsil etmektedir.