11 ayın sultanı olan Ramazan ayının kutsal  güzelliklerini çocukluğumdan bugüne kadar asla unutmayıp 86 yaşına gelmeme rağmen kuyrukta PİDE beklerken o püfür püfür mis gibi kokuyu alıyor ve o anları yaşıyorum.

Kendi kendimi düşünürken olgunlaşan yaşımdan bugüne kadar ben “Ramazan ÇADIRLARININ kurulduğunu ve bugüne kadar yardıma muhtaç çadırların önünde insanların beklediğini hatırlamıyorum.” Evet harp yıllarını geçirmemize rağmen insanlar bu kadar fakir fukaralık dönemi yaşayarak, izzetinefislerinden fedakarlık yaparak onurlarının kırıldığına o zamanlar ne şehrimiz de ne de Türkiye’mizde duymadık ve görmedik. Allah’ım. Ne günlere kaldık diyerek kendi kendime hayıflanıyorum. Çünkü bu sene covid  19 hastalığı nedeniyle iftar çadırlarının kurulacağını zannetmiyorum .“BİR İFTAR ekonomisi çıktı ve vatandaşlar yüzlerini kapatarak daha doğrusu utanarak iftar kuyruklarına giriyorlar.”

Vallahi siz niye utanıyorsunuz? Sizleri bu duruma kim düşürdüyse onlar utansın diyorum.

Fakir ve açlar… Kimi ekmek kuyruğunda… Kimi bir pişirimlik et… İftar çadırlarına çocuklarıyla gelip yüzlerini gizliyorlar… Siz hiç utanmayın diyorum. Kendi kendime düşünürken 81 ilimizde ve buna bağlı ilçelerimizin belediyelerinde çadırlar kuruluyor. Resmi veya özel çadırlarda iftar yapanları  kabataslak hesap edersek benim tahinlerime göre aç ve muhtaç 15-20 milyon insan var diyorum. Yanlış hesap ettiysem özür dilerim.(İnsanların ne yapacaklarını bilemiyorum. Geçen sene Özellikle ramazan aylarında kurulan iftar çadırlarının önlerinde bekleyen insanların ekonomik durumlarının çok kötü olduğunu zannediyorum.) Bu insanlar bence  geçinmeye dursun, artık bunlar yoksulluk çizgisinindi altına düştüler. Türkiye’de ki insanlar açlık çizgisi ile yoksulluk çizgisi arasına sıkışmış durumdalar.

Düşünüyorum da ( insanların çadırların önünde bir tabak yemek için beklemesi onur kırıcı.)

(Bu 5 senedir insanlar önce yoksulluğa sonrada iftar çadırları önünde saatlerce beklemeye mahkum ediliyor.) Bu durumu hala anlamış değilim, ekonomimiz iyiymiş, 250 TL ile bir aile geçinirmiş. Bu durum nerde görülüyor ki. Tablo meydanda resim çekmeye lüzum yok. İftar çadırlarında yemek istemediklerini ancak, her geçen gün alım güçlerinin azaldığını belirten yurttaşlar iftar çadırlarında yemek yemek ve almak onurlarına dokunmasına karşın başka çarelerinin olmadığından yakınmaktadırlar. Televizyonlarda ve gazetelerden görüp okuduğum kadarıyla bazı hayır severlerin bu ayda fırınlarda ekmek ve pide dağıtıyorlar. Ekmek ve pide dağıttığını duyan dar gelirliler uzun kuyruklar oluşturuyor. Bunların önemli bir bölümünü yaşlı kadınlardan oluşan fakirler, ekmek beklerken görüntülenmemeleri için yüzlerini gizliyorlar. İftar sofrasında sıcak ekmeğe muhtaç olmasalar ve mecbur kalmasalar asla ramazan ayında bile bu duruma düşmelerdi. Maalesef bu ayda bile SİYASET alet edinmek isteniyor. Netice olarak: Kimsenin yüzünü kapatarak utanmasına ve sıkılarak kuyruğa girmesine lüzum kalmadan benim fikrime göre ( gönüllülerden ve bağışçılardan toplanan yardımlarla aş evinde gönüllü kadınlarımız bir araya gelip 3 çeşit sıcak yemek pişirir. Pişen bu yemekleri araçları olanlar mahallelere götürüp orada bir aile danışma merkezinde ki tencerelerle bekleyen vatandaşlarımıza ulaştırırlar.) Yemekleri alan muhtaç kadınlarımız çocuklarıyla birlikte kendi sofralarında yer. Böylece kimse kuyruklardaki gibi rencide olmaz. Bağışı yapmak isteyen yada yardım paketlerinden almak isteyenler belediyeye baş vurabilirler. Sıcak yemeğin yanında yoksul ailelere gıda paketlerinin dağılmasıyla Allah razı olsun diyerek güzel bir gün ve ramazan ayını geçirirler. Bütün Ordulu vatandaşlarımızın Ramazan ayını candan kutlar gözlerinden öperim.