Tiroit bezinin, vücudumuzun enerji düzeylerini kontrol ettiğini ve işlevinde herhangi bir problem olduğunda sağlığımızın olumsuz yönde etkileneceğini belirten Dr. Öğr. Üyesi Polat, şu bilgileri paylaştı:

 “Tiroit gırtlak ve köprücük kemiği arasına yerleşmiş, soluk borusuna dolanmış olarak duran kelebek şeklinde bir salgı bezidir. Bu salgı bezi metabolizmayı ve vücut ısısını düzenler, bedendeki enerji kaynaklarının kontrolüne yardımcı olur, vücudumuzdaki bütün sistemlerle birlikte çalışır, beyni daima aktif tutar, bağırsakları hareket halinde tutar, regl döngüsünün düzenli olmasını sağlar, tırnak ve saçların sağlıklı olmasını sağlar.”

Erken tanı tedavide başarı için önemli

Teşhis sürecinden bahseden Dr. Öğr. Üyesi Polat, “Tanı koymada hastanın kanındaki serbest T3, serbest T4 ve TSH hormonlarının ölçümü tiroit bezinin çalışması hakkında bilgi verir. T4 ve T3 hormonlarının normal sınırın altında veya üstünde olması tiroit bezinin iyi çalışmadığına işarettir. Tiroit bezinin büyüklüğü ve nodül içerip içermediğini anlamak için tiroit ultrasonu; nodülün sıcak mı, soğuk mu olduğunun anlaşılması için Tiroit sintigrafisi (filmi) kullanılır. Sintigrafi, sadece nodülü olan ve TSH’sı düşük olan hastalara uygulanır. Nodüllerin kanser olup olmadığını anlamak için ise tiroit ince iğne aspirasyon biyopsisi yapılır. Biyopsi sonucuna göre ilaç tedavisi mi yoksa cerrahi mi uygulanacağına karar verilir. Yukarıda saydığımız şikâyetleri yaşayan kişiler vakit kaybetmeden konusunda uzman bir hekime başvurmalıdır. Tiroit hastalıklarına erken tanı konulması tedavide başarıya ulaşmada büyük rol oynar. Tedavi edilmeyen ya da geç tanı konulan tiroit hastalıklarının ileride çok daha büyük sağlık sorunlarına yol açabileceği unutulmamalıdır” ifadelerini kullandı.

Editör: Neşe Çakar Erkin