Bülent ESİNOĞLU
Suriye’de vekâlet savaşı, yani terörle işbirliği, içeride, PKK ve uzantılarıyla işbirliği, böyle bir durumda, Türk Devletinin gelebileceği başka bir yer yoktu.
İki terör örgütü ile beraber yatıp kalkarak, ülkeyi kaosun içine attılar.
Ümmetçilik ve mezhepçiliğin geleceği yer de, bu kaostan başka bir yer olamazdı.
PKK ile “mücadele yerine müzakere”, IŞİD’a sınırları kapatmak yerine, lojistik destek, sorunları çözülmez noktaya taşıdı.
Siyasetin sorunları çözmek yerine, daha karmaşık hale getirdiği yerde, stratejiler kökten değişmek zorundadır.
Siyasetin çözemediği, ya da çözmek istemediği sorunlar dayatınca, yürütülen siyasetin değişmesi mecburiyeti ortaya çıkar.
Hep yığınakta yanlış yaparak kazanılmış savaş yoktur.
PKK, ben Türkiye’yi böleceğim, hatta yolunu bulabilirsem, tüm Türkiye’yi ben yöneteceğim derken, siyasi iktidar, PKK ile uzlaşmakta ısrar edegeldi.
Türk Devletiyle, biraz silahlı mücadele biraz siyasi mücadeleyle, PKK, hem doğuda, hem de büyük şehirlerde örgütlendi.
Dünkü PKK kalkışması; PKK’nın uyuyan hücrelerini harekete geçirdiğini göstermektedir.
Dün yaşadığımız terör, sadece PKK’nın ülkeyi nasıl bir kaosun içine sokacağının göstergesi olmanın dışında, teröre karşı ne yapılması gerektiğini de(eğer öğrenmişlerse) öğretir durumdadır.
Vekâlet savaşları, yani terör guruplarıyla ulus/milli devletleri istikrarsızlaştırma, Amerika’nın öteden beri yürüttüğü, bizlerin de defalarca yazdığımız bir husustur.
Bu anlamda, hem IŞİD hem PKK terörü ulus devleti yıkmak için ABD’nin istikrarsızlaştırma araçlarıdır.
Petrol bölgelerine ve ABD’nin kuracağı Birleşik Kürdistan bölgesine saldırdığı için, IŞİD yeniden düzene sokulacaktır.
Bu tür terör örgütleri, yeri ve zamanı gelince Amerika tarafından kullanılan örgütlerdir.
Bu tür örgütler, bazen çok desteklenirler ve büyürler, bazen destekler kesilir küçültülürler.
Ama hiçbir zaman tamamen yok edilmezler.
Etnik ve mezhepsel parçalama stratejisi, ABD’nin değişmez yol göstericisidir.
Ülkemiz olağandışı bir kaos dönemine girmiştir.
Siyasi iktidar çok büyük suçlar işlemiş, ülkeyi uçurumun kenarına getirmiştir.
Dış politika olarak; Suriye’de Sünni temelde bir devlet kurdurma amacı, başlı başına bir felakettir.
Savaşları göze almış, bu kadar çok suça bulaşmış bir iktidarın, demokratik seçimlerle alaşağı edilmesini düşünmek, saflıktan başka bir şey değildir.
Siyasi iktidarın Amerika’dan istediği tek bir şey var.   Suriye’de Sünni temelde bir devlet kurmaktır.
Bunu daha önce Amerika Irak’ta yapmıştı. Sünni Saddam iktidarını ve devletini yıkıp, yerine Şii bir devlet kurmuştu. Bir buçuk milyon insan ölmüştü.
Bir yerdeki kurulu devleti dağıtarak, oraya istikrar getirilemeyeceği, Irak’tan çıkarılacak en önemli derstir.
Siyasi iktidarın izlediği Suriye politikasıyla Suriye’ye istikrar gelmez. Bölgeye de istikrar gelmez. Mezhep çatışmaları daha da büyür.
Bölge insanları ABD’nin bölgeye yaydığı vekâlet savaşlarından mustaripken, yenilerini yaratarak istikrar sağlamak imkânsızdır.
Bölgedeki istikrarsızlığın tek nedeni; AKP, ABD, PKK işbirliğidir.
Bu siyaset bölgeyi kana bulamıştır.
PKK’yı ezmeden, sınırları denetim altına almadan, Türkiye’nin alabileceği bir yol yoktur.
Siyasetin bittiği yerde savaş başlar.