Soma+Soma+Soma= AKP yönetiminin iflası başlığı çok ağır oldu ama durumu yansıttığından uygun oldu. Aslında başlığı önce şöyle koymuştum. SOMA +SOMA+SOMA=Demokrasinin iflası. Ama gördüm ki bu uygun değil. AKP nin Türkiye demokrasinin iflas ettirilmesine yani Türkiye Cumhuriyeti anayasasında yer alan temellerin ( Demokratik laik ve sosyal bir hukuk devleti) yok edilmesine gücü yetmez. Onun için değiştirdim ve Soma+Soma+Soma= AKP ytönetiminin iflası diye başlık koymayı daha objesine uygun gördüm. Bağışlayın.

Bu yaştan sonra kimseye demokrasi ve hukuk dersi verecek halimiz yok. AKP dönemi derslerle dolu bir dönemdir. Önce Soma faciasını özetleyelim bilgilerimi tazeleyelim.

SOMA maden kömürü ocakları özelleştirildi. Özelleştirme demek her türlü masraftan kaçarak kar amacına doğru hızla koşmanın serbest bırakılması demektir. İşçiler taş kömürü ocaklarına inerken Metan gazı (Grizu) denilen zehirli gaza karşı gaz maskeleri takarak inerler. 600 işçi var. Tanesi 400 TL 600X400 =240.000 TL gerekli. Ne yapalım. Yerine yalnızca tozları filtre edebilen toz maskesi takalım. Tanesi 5 TL 600X5=3000 TL işte facia da burada başlamıştır. İşçiler gaz maskesiz ocağa indirilmiş yani ölüme sürüklenmiştir. Bu acı durum AKP yönetiminin iflasıdır. Çünkü AKP yönetimi demek bilimden uzak, hukuktan uzak, yüce dinimizden uzak, Anayasadan uzak Atatürk ilkerrinden uzak yönetim demektir.

Sosyal ve toplumsal olaylar çok değişkenli olaylardır. Soma da bir toplumsal faciadır bu nedenle çok değişkeni vardır.

SOMA madenlerinde yaşadığımız facia Türkiye gerçeklerinden neşet etmiş bir faciadır. Dünyada SOMA maden ocaklarından daha büyük ocaklar vardır ama oralarda böyle facialar yaşanmıyor. Peki, Soma’da neden facia oldu. Bir kısmını daha önceleri yazdık. Açık bütçeler+ enflasyon+ zamlar ve laik eğitimden uzaklaşmalar insanı ezmiştir. Ezilen insan görevini tam yapamaz. Soma faciası Türkiye gerçeklerinin acı acı görülmesi su yüzüne çıkmasıdır sadece. Cebren ve hile ile aziz vatanin bütün kalelerine girilmiş memleketin her köşesi bil fiili işgal edilmiş olmasından dolayı bu kadar vahim olay yaşanmıştır. Perşembenin gelişi Çarşambadan belli olduğu halde sonuç değişmemiştir.

Alt alta yazalım mı?

Adapazarı-Pamukova’da hızlı tren denemesinde 41 kışı katledilmiştir.

Uludere’de 34 kişi katledilmiştir

Reyhanlı’da 52 kişi katledilmiştir.

Somada 301 kişi katledilmiştir. (*)

14 Mayıs 1950 tarihinden bu yana Türk parasının ve Türk Milletinin güvenliği açık bütçe ile yok edilmiştir. O tarihte 3 TL olan bir ABD doları bu gün  itibari ile 2.110.000 TL dır. Demokrasimizin Türk Milletine getirdiği esas getirisi Türk Parasının 700.000 defa ezilmesidir. İleri demokrasi döneminde  (2002-2014 arasında) ise %80 ezilmiştir. Esas yanlışlar gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet denilen şey işte budur. SOMA şehitlerinin faili paramızı 1950 den bu yana 700.000 defa ezenler ve ezdirenlerdir. Milletimizin sofrasındaki ekmeği alarak Haçlılara sunanlardır. Biz Reyhanlı faciasında da ayni şeyleri yazdık. Biz bu kafa ile gidersek  Daha çok Reyhanlılar gelecektir dedik. Soma’daki 302 şehidimiz  14 Mayıs 1950 den beri devam eden siyasetçilerimizin  “Akıl Tutulması şehitleridir.

Soma bize Devletimizin ve Cumhuriyetimizin hiçbir ilkesinin, hiçbir ciddiyetinin ve hiçbir gücünün kalmadığının hayata geçen bir görüntüsüdür. Başbakanın görevleri Anayasada yazılıdır. Anayasa diyor ki: ”Başbakan, bakanların görevlerinin Anayasa ve kanunlara uygun olarak yerine getirmesini gözetmek ve düzeltici önlemleri almakla mükelleftir.” Bu görevler Anayasa ile kendisine verilmiş bir başbakan taş kömürü işçisinin gaz maskesi yerine toz maskesi verilerek Kömür ocağına indirilmesi ve çalıştırılması gibi büyük bir yanlışın üstüne Anayasal ve yasal kılıçlarını kuşanarak gitmesi gerekirken bunu dahi yerine getirememiştir. Kendisi yumruğu ile danışmanı tekmesi ile olaya müdahil olmuşlardır.

Bunların ilk başlangıcında, dinimizden uzaklaşmak bilim yolundan uzaklaşmak Atatürk ilkelerinden uzaklaşmak tarihimizin ilkelerinden uzaklaşmak gibi milli ihanete varan uygulamalar yatmaktadır. Kimsenin aklına yıllardan beri Milli Reaksiyonların doğmasına gelişmesine ve büyümesine yol açan ( Açık bütçe enflasyon laik eğitimin yok edilmesi Köy Enstitüleri’nin ve Halk Evlerinin kapatılması vs.)  temel yanlışları düzeltmek gelmiyor.

Siyasilerimiz 14 Mayıs 1950 tarihinden bu yana Denk Bütçe + Laik eğitimden uzaklaşan bütün toplumlarda alınacak her tür önlemin başarısızlıkla sonuçlanacağını ve su üstünde yazılmış yazılar gibi hemen silineceğini bilmiyorlar.

(*)Op. Dr. Aytekin Ertuğrul:  AKP Anayasa Mahkemesine Verilmeli midir NEDEN?  Togan Yayınları 2013- İstanbul