Yapılan açıklamada şunlar belirtildi: “2023/3 Fındık, bölgemizin ve özellikle de ilimizin en önemli, alternatifsiz, üretim ve ticaretinde lider olduğumuz emtiasıdır. İhraç ürünü olan fındığın arz ve talep edildiği pazarda “tam rekabet” şartlarının haiz değildir. Üretim, pazarlama, yapısal ve fiyat istikrarı gibi birçok konuda sorunları bulunan fındık, Sarp’tan İstanbul’a kadar bir coğrafik bölgenin iktisadi gerçeğidir. Tarım ve Orman Bakanlığı verilerine göre Çiftçi Kayıt Sistemi (ÇKS)’ne kayıtlı 432.886 işletme bulunmaktadır. Her bir işletmeyi bir hane olarak kabul ettiğimizde bu kabaca 2 milyon fındık üreticisi anlamına gelir.
Fındık ticariyle iştigal eden ve bu ticarete konu sektörde istihdam edilenleri de hesaba kattığımızda ortaya çıkacak rakam, fındık hakkında neden bu kadar hassas olunduğunu ve sürekli gündemde tutulduğunu da izah edecektir. İhraç malı olan fındık, Türkiye tarafından, ağırlıklı olarak AB pazarına, bu pazarda da en fazla Almanya ve İtalya’ya satılmaktadır.
Son sezonda 121 ülkeye fındık ihracatı yapıyor olsak da Almanya ve İtalya’nın payı %46,5’tir.
“AB pazarına bağımlılık kırılamamıştır”
Bu duruma iki şekilde bakabiliriz; - Hazır pazar vardır ve bu pazardaki payımız garantidir. - Tek pazara bağımlılık vardır ve bu durum, uzun vadede rekabet gücümüzü öldürür. İkinci yaklaşımının gerçekçi olduğu uluslararası rekabet ortamında defalarca sınanmıştır. Bu durumu bir tehdit olarak görmekte yarar vardır. Zamanında Fındık Tanıtım Grubu (FTG) Hindistan, Çin, Japonya ve Rusya gibi alternatif pazarlarda fındık tanıtımı yaparak yeni ve alternatif pazarlar bulmaya çalışmış olsa da AB pazarına bağımlılık kırılamamıştır. Yeni ve alternatif pazarlar hususunda yeni nesil çalışma şekli “Uluslararası Rekabeti Geliştirme Desteği (UR-GE)” projeleridir. Borsamızın da üzerinde çalıştığı UR-GE projeleri ile yeni ve alternatif pazarlara yönelme esas alınırken “kümelenme” de adeta zorunlu hâle geliyor. Fındık, özellikle Türk fındığı, kalite, üretim miktarı ve tedarikindeki gereksiz prosedürlerin bulunmamasından dolayı kıymetlidir. Üretim ve ticaretindeki üstünlüğümüzü, uluslararası rekabet arenasında da sürdürmek durumundayız. “