Ekonomiler, orta gelir seviyesine kadar hızlı bir gelişme gösteriyor. Bu gelişme, orta gelir tuzağına yakalandığı anda duruyor.

Orta gelir seviyesi, fert başına hasıla ile ölçülür. Ulusal hasıla, ülkede yaşayan insan sayısına bölünür ve Fert Başına Gelir elde edilir.

Uluslararsı literatürde, Fert başına gelir=10.000 dolar seviyesi, ortalama gelir olarak kabul edilir. Ölçü olarak ABD deki fert başına hasılanın yüzde yirmisi, alınır. ABD'de, fert başına hasıla 50 bin dolar civarındadır. Bunun yüzde 20 si 10 bin dolara tekabül ediyor.

Ekonomiler, fert başına hasılayı 10 bin dolara çıkardıkları zaman, ORTA GELİR TUZAĞINA yakalanıyor. Tuzağa yakalanan ekonomiler büyüse dahi, fert başına hasılayı artırmıyor. Patinaj başlıyor. Türkiye, 2012 yılında orta gelir tuzağına yakalandı. 10 yıldan beri, orta gelir tuzağından kurtulamıyor.

Nedenlerini aşağıdaki gibi sıralamak mümkün;

1. Nüfstaki artış, ekonomik büyümedeki artıştan daha çok olduğu zaman, fert başına hasıla düşüyor. Göçmen alan ülkelerde, üç aydan daha uzun süre yerleşik kalan insanlar, üretime katılmadıkları halde, pay alırlar. Fert Başına Hasıla=Gelir/Nüfus, formülünün paydasındaki artış, Paydaki artıştan daha çok olduğu sürece, ekonomik büyüme fert başına hasılayı artırmıyor.

2. Fert başına hasıla artmış olsa dahi, bu artışın, ABD ulusal hasılasındaki artıştan daha yüksek olması gerekiyor. Zira, ABD'de fert başına hasıla arttıkça, orta gelir tuzağının ortalama rakamı da yükseliyor.

3. Verimsiz yatırımlar ve kaynak israfı ekonomik büyüme hızını azaltıyor. Serbest piyasa ekonomisinde ölçü olarak piyasa faiz hadleri esas alınır. Piyasa faiz hadleri kadar getiri sağlamayan yatırımlar yapıldığı zaman, kaynak israfı ortaya çıkacaktır. Her türlü yatırım, yapıldığı dönemde, hızlandıran etkisiyle efektif talebi artırır. Büyümeye kakıda bulunur. Ancak, yatırım tamamlandıktan sonra, efektif talep etkisi sonlanır. Dışarıdan istifadeler yoluyla, katkı dönemi başlar. Eğer, elde edilen istifadeler maliyeti karşılamıyor ise, bu kez ulusal hasıladaki etkisi negatif sonuçlar geliştiriyor. Son yıllarda Türkiye YAP İŞLET DEVRET YATIRIMLARININ bir kısmında böyle bir hataya düştü. Tamamlandığı halde, ekonomiye katkı sağlamıyor.

4. Kamusal amaçlı inşaat sektörünün yaratacağı katma değer limitine çabuk ulaşır. Limite ulaştığı andan itibaren, ekonomiye katkısı sıfırlanır. Daha fazla, inşaata dayalı yatırım, ilave hasıla üretmez. Bu sınıra Türkiye ulaştı. Dağa taşa beton dökerek, gelir yaratılamıyor.

5. Kirli krediye dayalı yatırımlar gelir üretmez. Her ülkede, tasarruflar yoluyla kaynak birikir. Emperyalist ülkeler, biriken kaynakların verimsiz yatırımlar kanalize edilmesine yönelik finans politikası uygular. Öncü kuvvet, dünya bankasıdır. Dünya bankası, belli amaçlara yönelik kredi vererek yatırımı başlatır. Onu, uluslararası finans kurumlarından kolay borçlanma takip eder. Yetmez ve ulusal kaynaklar ile desteklenir. Otomobil üretmediği halde, her yere otoyol yapılır. Geçilmeyen köprüler inşa edilir. Uçak inmeyen hava alanları açılr. Ülke kaynakları verimsiz yatırımlarda çar-çur edilir. Sonuç, orta gelir tuzağına yakalanmış olarak kendini gösteriyor.

6. Demokrasilerde, siyasi iktidarlar, sosyal devlet ilkelerini gerekçe gösterir ve popülist siyaset uygular. Oy almak amacıyla, halktan topladıkları geliri, siyasi amaçla dağıtırlar. Popülizm girdabına yakalanırlar. Popülizm beraberinde, ekonomiye katkısı olmayan ve fakat ekonomiden pay alan asalak bir sınıf yaratır. Türkiye son 20 yılda, ekonomiye katkısı olmadan, ekonomiden pay alan memur sınıfı yarattı. Bunların başında imamlar geliyor. İmamları, yeşil kartlılara yapılan ödemeler takip ediyor. Daha da kötüsü bu uygulama gelenek haline dönüştü. Ve asalak sınıf meşruiyet kazandı. Sırt üstü yatıp, devletten para bekliyor. Ülke, topyekün orta gelir tuzağına yakalandı. Kurtulamıyor.

7. Katma değerli yüksek mal ihraç edilemediği taktirde, orta gelir tuzağından kurtulmak mümkün değildir. Ölçü bellidir. Emek yoğun üretime dayalı ihracat, artsa dahi, fert başına geliri artırmıyor. Fert başına gelirin artması için teknolojik mal ithalatı ile teknolojik mal ihracatı arasındaki farkın pozitif bakiye vermesi gerekiyor. Türkiye yüzde 3 oranında, teknolojik ürün ihraç ediyor. Yüzde 15 oranında teknolojik ürün ithal ediyor. Yüzde 12 civarında, aleyhimize fark var. Bu fark eşitlenmedikçe, orta gelir tuzağının kırılması mümkün görülmüyor.