Merhaba.

Ne kadar iyimser bir kelime ve anlamı benden sana zarar gelmez demek. Daha önce bu kelime üzerine birkaç kelam yazmıştım. Günlük hayatımızda hepimiz “merhaba” kelimesini kullanıyoruz. Ve bizden her şeye zarar geliyor.

 

Aslında her şeyin başı 2015 yılında kanguruların öldürülme planlarıyla ve bir kısmının gerçekleştirilmesiyle başladı bence. İnsanların bu doğaya verdiği zararı başka hiçbir canlı vermiyor. Kötüsün işte insanoğlu kötü. Ve bunun hiçbir mantıklı açıklaması, tutar bir dalı yok!

 

Gelelim Avustralya yangınına.

Haziran 2019 yılında başladı ve 240 gün sürdü. Yaklaşık 8 milyon hektar alana yayıldı. 2500’den fazla bina kullanılamaz hale geldi. 28 insan ve 1.1 milyardan fazla canlı yaşamını yitirdi. Rakamlar, araştırmalar ve bilim yalan söylemez. Tarihimize baktıkça daha ileriye, refaha ulaşacağımız yerde dibe batıyoruz. Gittikçe senaryo daha da kötüleşiyor.

 

Sonra ne mi oldu? Covid-19. Namı diğer korona. Yaratıcının bize uyarıları bitmiyor lakin insanoğlu anlamamakta fazla ısrarcı. Bir musibet bin nasihatten iyidir derler ama musibetten de nasihatten de almıyoruz demek ki. Turizm kalkınsın diye tam düzelecekken tekrar açıldık, tam açıldık. Maskeye alıştık ama mesafe hak getire. Ödeme sıralarında yaklaşmayın demekten dilimde tüy bitti. İnsanlar aşıya çok güveniyor ama aşı olanların çoğu korona oldu. Hem de deltalısından. Belki semptomlarını en aza indirgiyor ve hafif geçirmelerini sağlıyordur aşı bilemiyorum. Bildiğim tek şey bağışıklık sistemimiz güçlenmeden bu beladan kurtulamayacağımızdır.

 

Şimdi de yanıyoruz.

Her yerde çıkan yangınlar ve insanların kafaları o kadar karışık ki! Neye kime inanacağını şaşırıyor insan. Propagandalar var. Yeterli ekipmanımız yok demeler. Pkk yaptı demeler. Suçu küçük çocuklara atmalar. İnandığım tek şey şu ki şu an yangın her yerde ve bunun sorumlusu biz insanlarız. Kışkırtılmaya o kadar müsait bir milletiz ki; kim ne derse bir kaşık tuzla koşuyoruz. Pis ve çevresini pisliğe boğan canlı türüyüz. Yediğin, içtiğin çöpü temizlemekten acizsin insanoğlu. İklimi değiştiren de sensin insanoğlu. Azra Kohen demişti ki; “üçüncü dünya savaşı doğayla olacak ve insanlığınız doğmamışsa uygarlığınız yok olacak”. İşte başlıyor. Sen niye paylaşmıyorsun, üzülmüyor musun diye etrafındakileri yaftalayacağına aynaya bak. Kendine gel. Üzerine düşeni yap!

 

Bunu da atlatacağız. İnanç ve dualarımızla atlatacağız. Biz cezalandırılırken olan insan dışı canlılara oluyor. Hepsinin bir canı var. Ağacın, hayvanların, çeşitli bitkilerin, minicik böceklerin ve daha nicesinin... Sen ayağınla ezip geçerken onlar senin neslin için çalışıp duruyor. Bu bilince gelemediğimiz her dakika kaybetmeye mahkumuz. Dünya üzerinde tek insanlar varmışçasına yaşamayı bıraktığımızda güzelleşecek her şey. Huzuru sadece kendimizi düşünmeyip etrafımıza da duyarlı olduğumuzda bulacağız. Zor değil. Ama bu ülkede kolay da değil artık.

 

Gönül isterdi ki hoş şeylerden bahsedelim ve günümüz güzel geçsin. Hoş şeyler için önce bir silkinip kendimize gelelim. Gerisi gelecektir zaten. Önceki haftalarda anlattıklarıma ilave dua ve niyeti tekrar hatırlatmak istiyorum. Bir şeye niyet etmek o şeyin olmaya başlamasına vesile olmak demek. Elimizden bir şey gelmiyor değil. Dua edebilelim. Acılara ortak olabilelim yeter. Ve gerçekten insanların ve diğer tüm canlıların hayatlarına burnumuzu sokmayalım lütfen. Kimin ne şekilde davrandığını, hangi yardımı yaptığını bilemezsiniz. Siz denizde yüzüyor zannederken o elinden gelenin fazlasını çoktan yapmıştır. Başkaları hakkında düşünmeyin artık. Kendi yolunuza ve ideallerinize bakın. Bunu başarabilirsek ben eminim daha huzurlu bir dünyamız olacak.

 

Sağlıkla, inançla kalın.