Utanmak.

Utanma duygusu ile yetiştirilmek.

Utanmayı öğrenmek.

 

Hayatımızdaki tabulardan biri de utanmaktır. Hepimizin ebeveynlerimizden duyduğu, etrafımızdan gördüğü ve ebeveyn olunca çocuklarımıza uyguladığımız bu duygu durumu aslında bana göre olmaması gereken bir durum. Neden? Utandığım için bildiğim sorulara parmak kaldıramadım. Utandığım için istediğim tarzda giyinemedim. Utandığım için çocuklarıma büyüklerimin yanında oğlum-kızım diyemedim. Utandığım için dik yürüyemedim (kadınlar için). Utandığım için eşim ile kol kola gezemedim. Utandığım için hep çekingen bir çocuk oldum. Utandığım için, utandığım için ve utandığım için...

 

Çocuğunun sokakta ya da herhangi bir kafede ağlamasından utanan insanlar gördüm, görüyorum. Adı üzerinde çocuk bu! Ve biz ebeveynler her zaman isteklerini anlayıp karşılayamayabiliriz. Onların ağlaması çok doğal. Ama bizim onların ağlamasından utanıyor olmamız doğal değil bence. Bunun üzerinde bir düşünmemiz lazım. Ergenlik çağındaki kız çocuklarının göğüslerinden utanıp kamburlaşması doğal değil. Fikirlerini söylüyor ve dışa dönük bir çocuk diye ayıplamak doğal değil. “Annesini bunu çok şımartmışsın sen, böyle çocuk yetiştirilmez”, “benim çocuğum böyle yapacak çakarım ağzına iki tane bak ne oluyor” gibi gibi kalıplaşmış zihniyetlerle büyütülen çocuklarda özgüven eksikliği meydana geliyor. Bu özgüven eksikliğini de ilerleyen yaşlarda kırmak daha da zorlaşıyor. Bu zorluklar da iş hayatımızda başarılı lakin terfi alamamamıza, başkalarının gölgesinde çalışmaya, kendi fikrini ortaya koyamamaya kadar ilerliyor.

 

Aşırı kural ve kuralsızlık arasında bir noktada yetiştirilmek ve yetişmek gerekiyor. “Kız kısmı edepli olur”. “Oturuşuna kalkışına dikkat eder”. “Evde annesine yardım eder”. “Sofrada önüne ne gelirse onu ye, istediğini değil”. “Sorulmadan söz alma”. Çok duydunuz bu sözleri biliyorum. Silik benliklerimizle iyi hayatımızı idame ettirebiliyoruz. Hatta günümüzde şu sözü çok duyuyorum “zamane çocukları farklı”. Aslında farklı olan zamane çocukları değil, eski hataları tekrarlamayan ebeveynlerin çocuklarını özgüvenli yetiştirmesi. “Benim çocuğum benim gibi olmasın, pısırık durmasın, ayakları yere sağlam bassın” diyen ebeveynlerin çocukları. Tam da olması gerektiği gibi.

 

Ben dahi kızlarıma bazen “çok ayıp kızım öyle davranılmaz, düzgün otur, çocuklar her işe karışmaz” derken buluyorum kendimi ve iki dakika sonra “hayır Canan haksızsın, o bir birey ve fikirleri var saygı duymalısın” deyip bir önceki davranışımı telafi etmeye çalışıyorum. Zor evet. Çok zor. Her an “ne söylüyorum, nasıl davranıyorum” diye düşünerek yaşamak çok zor. Özellikle “ben büyüğüm haklıyım” algısı olan biz Türklerde daha zor. Lakin olması gereken şu; “ben kendi isteğim doğrultusunda bu dünyaya çocuk getirdim, ona sormadım, isteği var mı bilmiyorum, o da bir birey tüm ihtiyaçlarını karşılayıp, birey olarak davranmak zorundayım”. On onbeş sene evveline kadar bazı çocuklar “ben mi istedim doğurmasaydın” diyorlardı ve biz bunu kınıyor, ayıplıyorduk. Oysa o kadar haklı söz ki! Biz onları bu dünyaya getirirken sormadık. Şikayetçi olmaya hakkımız yok.

 

İlber Ortaylı bir konuşmasında dedi ki: “sabahları kahvaltı hazırlamayacağınız, geceleri öperek uyutmayacağınız çocukları dünyaya getirmeyin”. Sırf kendi zevkiniz için benliksiz, kimliksiz çocuk yetiştirmenin pek bir mantığı yok bana göre. Neyse ki günümüzde yavaş yavaş bilinçli aile olma yollarındayız. Hayatımızı düzene sokup, evlatlarımızı özgüvenli birer birey olarak yetiştirmek adına çabalıyoruz. Geç kaldık saymıyorum güç olmasın yeter ki. Artık kimse kimseyi yargılamasın. Onun çocuğu yaramaz, benimki uslu cümleleri ile çocuklarınız üzerinden prim yapmayın. Harcadığınız para, tuttuğunuz özel öğretmenler, verdiğiniz okullar bu duyguları aşılamıyor. Biz aşılıyoruz. Biz kendi evlatlarımıza verdiğimiz zararı göremiyor ve ısrarla “ben annesiyim-babasıyım” diyerek haksız davranışımıza da kılıf uyduruyoruz. Umuyorum ki her şey daha güzel olur. Evlatlarımız çiçek gibi doğuyorlar, sulayıp serpilmesi bizim elimizdeyken, bakımsızlıktan çürütmeyelim.

 

Bu hafta benden bu kadar. Kendinize çok dikkat edin. Düşüncelerinizden utanmayın. Bu dünya üzerinde bir yer kaplıyoruz ve fikirlerimizi söyleme hakkımız var. Sizi fikirlerinizden ve davranışlarınızdan dolayı yargılayan olursa da yolları açık olsun deyin. Kendi yolunuz daha güzel olacaktır eminim. Hoşça ve sağlıkla kalın.