Okumak ya da okutmak, zor ve çilekeş yaşamak demektir, bu ülkede.
Çocuklarınızı eğitmek sizin göreviniz ama öğretim içinde tutmak,öğretmek,eğitim sürecini devam ettirmek,o ortamı ona sağlamak devletin ödev ,sorumluluğunda demektir.
Çocuğunuzu yeni kazandığı bir okula götüreceksiniz, kayıt işlemi yapılacak ve siz çocuğunuza bir yurt,ev,kalacak barınacak bir yer bulacaksınız.
Gecenin bir saatinde kaldırıyorsunuz,hazırlanıyor,kayıt için gerekli olan belgeleri tek tek bakıyorsunuz,bir şeylerin eksik kalmasın istiyorsunuz.Gideceğiniz mesafe uzun ve gidip gelmek arasında sorun yaşıyorsunuz.Tek tek sayıyor,kontrol ediyor ve size ,çocuğunuza ;Eşiniz ,ablaları ve en küçük kardeşi dahi yardımcı olmaya çalışıyor.Annesi sık sık uyarıyor,kendisinden ve sizden sakladığı gözlerindeki damlacıkları elinin tersiyle sildiğini göstermiyor,burnu akıyor ama işitmesinler,görmesinler diye içine akıtıyor.Sessizce kucaklaşıyor,kokluyor ve yolcu ediliyorsunuz.
Yol sizi bir yerlere taşıyor,konuşmalarınız kısa ve işitme aralığında oluyor.Okulun yerini bir kaç kişiye sorduktan sonra buluyor ve içeri giriyorsunuz.Sizin gibi onlarca aile ve çocuk.Banklarda,sıralarda oturuyor ve okul bahçesinde ,koridorlarda geziniyor, sığaralar sık sık değişiyor,çekiliyor ve atılıyor,Çocuklar ellerinde su şişesi ve evrak dosyası.Avuç ter ve yüzleri soğuk.Sizin için yaşam bir Yaa aralığında,Yaa...
Sıra size geliyor,önce neden tercih ettiğinize,nereden geldiğinize,ne düşündüğünüze bakıyorlar.Ekonomik durumunuz sorgulanıyor,bakışınız karşılaştırılıyor ve sizlere yeni bir şey sunuluyor gibi;Uzaklıktan bahsediliyor,yakın alanlardaki okullar sayılıyor ve sizler için oraların daha iyi olacağından bahsediliyor yani;İkna edilmeniz gerekli oluyor. Edilmiyicekseniz zorluklar yeniden başka alanlara kayıyor;Yerleşme,yaşama,arkadaş ortamı ve çevrenin olumsuzluk yanları önünüze dökülüyor.Yine "Ih" dediğinizde,sizinle sırada olan ve okula yapılmış bulunan "Bağış" durumunu gösteriyorlar.Bağış adıyla alınan o "haraç" sizi ürkütmüyor,savunmak amacıyla değil ama eğitim amacını dile getirip söyleşi yapıyorsunuz.İşte o an başka bir şey düşündüğünü belli eden haliyle; Ne iş yaptığınız tekrar soruluyor.Mesleğinizi söylüyorsunuz,inanmıyor.Tekrar sorular soruyor ve siz kendinizi anlatıyor ve bam teli o an ortaya çıkıyor.Önce ,sıradan,ekonomisi düşük,dış görünümü pasif olarak görüldüğünüz noktadan çıkıyor ve size "Hocam" hitabını alıyorsunuz.O an bir çok şey değişiyor.Kayıt yapılıyor ve konaklamak,öğrencinizin kalabileceği yer için yardımcı olmaya çalışılıyor,sizi başka bir yere ve kişiye yönlendiriyor ve çocuğunuza ilk öğüdünü de vermeden geçemiyor:"Bak kızım,babanızın kıymetini bilin,benim babam da bir esnaftı,evimiz,arabamız,işyerimiz vardı,ben ve kız kardeşim Üniversiteyi kazandık ve başka bir şehre gittik.okullarımızdan mezun olana kadar babamızdan harçlık istedik,yardım istedik ve bize verdi,gönderdi,yaptı.Mezun olduk ,baba evine gittiğimizde;Babamızın ne arabası,ne işyeri,ne de evimiz kalmıştı,Babam-Annem kiracı olmuş,emekli maaşıyla yaşar olmuşlardı ancak biz okul tamamlandığında anladık." dedi ve bizler o gün okuldaki işlemi tamamladık ,elbette ki;Çocuğumuzun velisi bu hocamız olmuştu.İsmi Hasan ve memleketi İzmir'di...
Gönderdiği yer ve kişiyle karşılaştık,sohbetimizi yaptık,olması gereken şeyler görüşüldü,sınav ve ter,eğitim,beceri derken o süreci de alnımızın akıyla geçtik.
Bir şeyin çok önemli olduğunu yeniden ve yeniden kavradık,gördük.Öğrenci barınak yerleri olan Yurt...Bu ülkenin eğitimde en önde ki sorunu yurt açmak,oluşturmak ve öğrenciyi barındırıp,doyurmak..Bunu başardığımızda;Baba-aileler evsiz,işsiz,araçsız kalmadan çocuklarına ulaşacaklar,çocuklar kaybolmayacak,nesil tükenmeyecek ve bu ülke daha çok savunulacaktır...
Sağolasınız değerlerini bulan çocuklar ve öğretmenler...
EN BÜYÜK ÖĞRETMEN MUSTAFA KEMAL ATATÜRK...
BU GÜN ÇIKTIĞIN KURTULUŞ MÜCADELEN VE KURDUĞUN TÜRKİYE CUMHURİYETİ ÇOK YAŞASIN...