Evimde, zigon sehpamın üzerinde çiçeklerim var. Afrika menekşesi, bonsai ağacı, aloevera ve daha minik üç saksı çiçek. Üç minik saksıdan mercimek büyüklüğünde bir yaban otu fırlamış.

Gördün mü bak orda minicik bir yaban otu var.

Nasıl yabancı diğerlerine, nasıl da ayrık, nasıl da farklı.

Biz ne yapıyoruz hemen onu ordan alıp yok ediyoruz. Çünkü biz yabancıları sevmiyoruz. Farklılaşan ve farklılaşmaktan korkuyoruz.

 

Her insan farklıdır oysa; teni, rengi, kokusu, saçı, başı her şeyiyle farklı. İkiz dahi olsalar karakterleri farklı...

Peki biz neden farklıları sevmiyoruz ve neden tek düze yaşamış olmaya zorlanıyoruz?

 

Anne kızlarını kendi istediği kalıba sokarak yaşatmaya çalışır. Evliysen eşinle iyi geçinmek ve onu her daim mutlu etmek zorundasın. Boşanırsan kötü kadın olmuş olursun. Çalışıyorsan hep alt levellerdesin. Üste çıkarsan kesin bir bit yeniği vardır. Yoksa başaramazsın.

 

Ev işlerinden gayrı başka iş bilmez sanarlar. Okursun söyleyemezsin, yazarsın okutamazsın, düşünürsün anlatamazsın. Çünkü kadınsın!

Ve kadınlar birbirlerine karşı bile yaban otu muamelesi yapmaktan çekinmiyor, alt edebilmek adına her şeyi yapmayı kendilerinde hak görüyorlar.

 

En önemlisi insan kendine inanmayınca hayatını çürütüyor. Şeytan disko kitabında sevgili Yaprak Öz gerilim yazmış lakin ben o kadın da çok şey hissettim. Sonunda sevilmeye o kadar aç, kendini iyi hissetmesini sağlayacak çevreye ihtiyacı olan bir kadının adım adım ölümüne yürümesini kızarak okudum. Ama günümüzde çoğu kadın aynı şeyi yapardı diyerek de aynı başıbozuk boş vermişlikle bitirdim kitabı.

 

Kadının kadını susturduğu, kadının kadına sahip çıkmadığı bir dünya haline geldi artık bu yerküre. Haksızlıkları görüp sustuğu yahut susturulduğu, derdini paylaştığı insana yabancılaştığı, fikirlerinin çalındığı ve daha nice kötülükleri yapıyor kadın kadına, insan insana... Oysa amaç birlik ve beraberlik içinde yaşamak değil miydi yada ben mi yanlış biliyorum.

 

Annem derdi ki bana evlenmeden önce; “bir kadının düşmanı daima bir kadındır”.

O kadar haklı ki yeri geldiğinde yuva yıkmaktan çekinmeyen hemcinslerim var. Onlar adına utanıyorum. Çünkü bahsettiğim yaban otundan farkları kalmıyor. Ayrık, çıkıntı ve yabancı...

 

Kimseyi ötekileştirmek istemiyorum ama erkeklerin elinde de oyuncak olmayın. Seviyorum diye gözünüz kapalı her şeye inanmayın. Hayatın ne getireceğini bilemeyiz ama engel olabiliriz. En basit örneği Kadir Şeker davası. Kendini kurtarmak isteyen gencecik çocuğu hapiste attırdı bir kadın. Hem de savunması “kocam o benim döver de sever de” diyen bir kadın. İşte böyle olmayın.

 

Kendine inanan, güvenen kadınlar olun. Kendi fikriniz olsun. Kimsenin ne dediği umurunuzda olmayınca dünya daha yaşanır hale geliyor. Tecrübe ile sabit.

 

Gelelim uzun lafın kısasına 8 Mart emekçi kadınlar gününüz kutlu olsun. Tek taraflı değil çuvaldızı kendimize batırdığımız ve daha vicdan sahibi bireyler olarak yaşayalım ve çocuklarımızı da daha saygılı ve vicdanlı yetiştirelim.

Hoşça kalın...