Varlığını geçmişten günümüze kadar taşıyan, sohbetlerimizde bize destek olan atasözleri bizler için neden bu kadar önemli?
Nasıl oluyor da her anımızda atasözleri yer alıyor? Nasıl oluyor de atasözlerimin namı başka ülkelerden dahi duyulabiliyor? Bu durumun sırrı geçmişten gelmeleri mi yoksa başka bir sihir mi var?
Yüzyıllar boyu süren etki
Kayıtlara geçmiş bilinen ilk Türk atasözüne Çin tarihlerinde, ilk Türkçe atasözlerine ise Orhun Yazıtları’nda rastlanırken; Kutadgu Bilig, Divanu Lügati't-Türk gibi önemli ve köklü eserlerde de atasözleri yer almıştır. Yüzyıllar boyunca yaşayan ve değişen dünyaya rağmen hala etkisini koruyan atasözleri, sadece dilimizin değil aynı zamanda kültürümüzün, toplumumuzun da aynası rolünde.
Sönmeyen meşale
Dile zenginlik katan, geçmişten günümüze taşınan kültürel bir miras olan, basit bir şekilde öğüt ve ders veren atasözlerinin bu kadar kalıcı olmasının nedenlerini bulmak için edebiyata şöyle bir bakmak yeterli. Şairlerin, yazarların ve sanatçıların eserlerine bazen derinlik katmak bazen de düşüncelerini daha etkili bir şekilde ifade etmek için atasözlerinden sıkça yararlandığı apaçık görülür.
Eski Türklerin elinde tuttuğu, ateşi sönmeyen bu meşale önce edebiyatçılara ve sanatçılara, onlardan da bizlere kadar ulaşmış durumda. Yeni nesil kimi zaman bu meşalenin varlığını unutsa da sosyal medya, konuşmalar arasında ve hatta reklamlarda kullanılan atasözleri, yeni nesiller tarafından da yaşatılmaya devam edilecek gibi görülüyor.
Çözülebilen bir şifre mi?
Karmaşık cümleler silsilesi, kimin dediği belli değil, bir şekilde hayatımıza dâhil olmuş da diyebilirsiniz. Ama atasözlerinin sadece bizim anlayabildiğimiz şifreler olduğunu da unutmamak gerekir; tek bir cümleyle çok şey anlatan tarihi şifreler.