Kayserispor karşısında 0 oyunla aldığımız 1 puan sonrasında,  İ.B.B. maçının Orduspor için en kritik maçlardan biri olduğunu söylemiştim. Eğer o gün sahadan 3 puanla ayrılabilseydik o moral motivasyonla o dip zincirden çoktan kurtulmuş olacaktık. Fakat Ali Çamdalı - stoper sorununun çözülemediği bir maç sonucu 87. dakikada 2 puanla beraber en kritik rakiplerimizden birine puan kaybetmiş olduk.  Bir sonraki hafta taktiksiz Galatasaray`a karşı çok şanslı iki golle öne geçmemiz rağmen Galatasaray`in saçma ama bir o kadar panik yaratıcı futbolu karşısında 3 puanı bırakmak zorunda kaldık. Gecen hafta sonunda ise Kaptan`ın `BENİM YERİM ORTA SAHA` imzalı oyunuyla, çok kritik bir maçta 3 puanı alıp 11.sıraya kadar yükselip kısmen nefes aldık.
            Fakat bu nefesin bize rahatlık olarak dönmemesi çok önemli. Geçen sene(2011-2012) 2. yâri, bu sezon ligin ilk yarısında ise fikstürün yarısından sonrasında yasadığımız düşüşe geçmememiz gerekiyor. Her nasıl oluyorsa 2 senedir Ordusporumuzun fikstürü gerçekten “Cennet ve Cehennem” gibi tam ortadan ikiye bölünmüş durumda. Her ne kadar 11. sırada gözüksekte, ligin 16. takımla sadece 2 puan farkımızın olması 1 haftayla bile nelerin değişebileceğinin göstergesi.
Daha 3-4 hafta önce bizim etrafımızda dolasan fakat kadro yapısıyla daha yukarılarda olması beklenen Kayserispor ve Bursaspor`un nasıl çıkış yaşadığı ortada, ya da lig başında sürpriz çıkışlarla yukarıda olan Antalyaspor, Karabükspor ve Sivasspor`un düşüşünün başladığı hatta ikisinin kritik bölgeye gerilediği bile ortada. Bu sebeple çok özel sürprizler hariç (Özellikle Trabzonspor ve Antalyaspor), Orduspor`un seneyi nerede götüreceği ve asil rakiplerinin kim olacağı sene başında da belliydi, şimdi de belli.
            Kim ne derse desin, taraftarımız çok başarılı da olsa, başkanımız doğru planlamalar da yapsa, Cuper bir dünya starı da olsa, bireysel değil fakat takim olarak iyi bir kadroya da sahip olsak mevcut kadromuz sebebiyle düşme tehlikesi olan takımlardan bir tanesiyiz. Bu sebeple sene başında da önemli olan, “RAKİPLERİNDEN 3 puan alma”  kriteri ligin sonu yaklaşırken daha da önem kazanmış durumda. Özellikle 28. haftadan itibaren fikstürümüzün “CEHENNEM“ kısmını yaşayacağımızı düşünürsek, hepsini gerçek rakiplerimizle oynayacağımız önümüzdeki 3 maç (Elazığ, Antep, Sivas maçları ) Orduspor`un gelecek sene hangi ligde oynayacağının önermesi olacaktır. 
Rakiplerimizi tek tek incelersek,
- Mersin İdman Yurdu: Klasik Türk yönetici mantığıyla finansını kontrol etmeden fazlasıyla yıldız ve doldurma oyuncu transfer edip, takim olma olgusundan çok uzaklarda olan bir takım.  
- Akhisar Belediyespor :  Kendilerini süper lige çıkaran takıma değer verilmiş, istekli oyunculardan kurulu fakat dar bütçe ve bu ligin kesinlikle uzağında bir kaliteye sahip olan bir takım.
- Elazığspor: Yılmaz Vural`in gelmesiyle ciddi bir çıkış yaşayan şu an Gaz modeliyle oynayan ve bizim için en kritik rakibimiz.
 - Gaziantepspor: Borç batağı ve şehrin ilgisizliği sebebiyle bundan 2 sene önce yıldız olan oyuncuların bu motivasyonsuzlukla ortadan kaybolduğu, kriz yönetimi çok kötü olan bir takım.
 - İstanbul B.B. :  Takımın yarısının yarısı olan Webo (Diğer yarısı Holmen) nun gidişi sonrası futbol namına hiç bir şey ortaya koyamayan, sonundaki B.B. Takısı sebebiyle bu ligden ayrılmasını en çok istediğim, taraftarsız ve gereksiz takım. 
  -Karabükspor:  7 savunmacı ve 4 hızlı ve yetenekli hücumcuyla, taktiksiz `Kontra Galibiyetlerle` 29 puan toplamış rakibimiz.
Bu takımları inceledikten sonra görüyoruz ki, aslında hiç birisi, (biz kendimizi yetersiz bulsak da)  bizim rakibimiz olacak seviyede değiller. Ve biz kendimiz için almamız gereken puanları aldığımız sürece, kesinlikle tökezleyecek ve gerimizde kalacak rakipler.
            Fakat bu 6 rakibe göre bizim tek kritik durumumuz, bizim geleceğimizi önümüzdeki 3 maçla belirleyecek olmamız. Rakiplerimizle oynayacağımız önümüzdeki 3 maçla (Fikstürün Cennet Kısmı), bu 3 maçın sonunda adımızı UEFA`ya oynayan takımlar arasında görebileceğimiz gibi, ligin altında ve CEHENNEM fikstürü içerisinde düşmeye en yakin 3. takım olarak da görebiliriz.

Kayserispor karşısında 0 oyunla aldığımız 1 puan sonrasında,  İ.B.B. maçının Orduspor için en kritik maçlardan biri olduğunu söylemiştim. Eğer o gün sahadan 3 puanla ayrılabilseydik o moral motivasyonla o dip zincirden çoktan kurtulmuş olacaktık. Fakat Ali Çamdalı - stoper sorununun çözülemediği bir maç sonucu 87. dakikada 2 puanla beraber en kritik rakiplerimizden birine puan kaybetmiş olduk.  Bir sonraki hafta taktiksiz Galatasaray`a karşı çok şanslı iki golle öne geçmemiz rağmen Galatasaray`in saçma ama bir o kadar panik yaratıcı futbolu karşısında 3 puanı bırakmak zorunda kaldık. Gecen hafta sonunda ise Kaptan`ın `BENİM YERİM ORTA SAHA` imzalı oyunuyla, çok kritik bir maçta 3 puanı alıp 11.sıraya kadar yükselip kısmen nefes aldık.

            Fakat bu nefesin bize rahatlık olarak dönmemesi çok önemli. Geçen sene(2011-2012) 2. yâri, bu sezon ligin ilk yarısında ise fikstürün yarısından sonrasında yasadığımız düşüşe geçmememiz gerekiyor. Her nasıl oluyorsa 2 senedir Ordusporumuzun fikstürü gerçekten “Cennet ve Cehennem” gibi tam ortadan ikiye bölünmüş durumda. Her ne kadar 11. sırada gözüksekte, ligin 16. takımla sadece 2 puan farkımızın olması 1 haftayla bile nelerin değişebileceğinin göstergesi.

Daha 3-4 hafta önce bizim etrafımızda dolasan fakat kadro yapısıyla daha yukarılarda olması beklenen Kayserispor ve Bursaspor`un nasıl çıkış yaşadığı ortada, ya da lig başında sürpriz çıkışlarla yukarıda olan Antalyaspor, Karabükspor ve Sivasspor`un düşüşünün başladığı hatta ikisinin kritik bölgeye gerilediği bile ortada. Bu sebeple çok özel sürprizler hariç (Özellikle Trabzonspor ve Antalyaspor), Orduspor`un seneyi nerede götüreceği ve asil rakiplerinin kim olacağı sene başında da belliydi, şimdi de belli.           

Kim ne derse desin, taraftarımız çok başarılı da olsa, başkanımız doğru planlamalar da yapsa, Cuper bir dünya starı da olsa, bireysel değil fakat takim olarak iyi bir kadroya da sahip olsak mevcut kadromuz sebebiyle düşme tehlikesi olan takımlardan bir tanesiyiz. Bu sebeple sene başında da önemli olan, “RAKİPLERİNDEN 3 puan alma”  kriteri ligin sonu yaklaşırken daha da önem kazanmış durumda. Özellikle 28. haftadan itibaren fikstürümüzün “CEHENNEM“ kısmını yaşayacağımızı düşünürsek, hepsini gerçek rakiplerimizle oynayacağımız önümüzdeki 3 maç (Elazığ, Antep, Sivas maçları ) Orduspor`un gelecek sene hangi ligde oynayacağının önermesi olacaktır. 

Rakiplerimizi tek tek incelersek,

- Mersin İdman Yurdu: Klasik Türk yönetici mantığıyla finansını kontrol etmeden fazlasıyla yıldız ve doldurma oyuncu transfer edip, takim olma olgusundan çok uzaklarda olan bir takım.

 
- Akhisar Belediyespor :  Kendilerini süper lige çıkaran takıma değer verilmiş, istekli oyunculardan kurulu fakat dar bütçe ve bu ligin kesinlikle uzağında bir kaliteye sahip olan bir takım.
 

- Elazığspor: Yılmaz Vural`in gelmesiyle ciddi bir çıkış yaşayan şu an Gaz modeliyle oynayan ve bizim için en kritik rakibimiz.

 - Gaziantepspor: Borç batağı ve şehrin ilgisizliği sebebiyle bundan 2 sene önce yıldız olan oyuncuların bu motivasyonsuzlukla ortadan kaybolduğu, kriz yönetimi çok kötü olan bir takım.

 - İstanbul B.B. :  Takımın yarısının yarısı olan Webo (Diğer yarısı Holmen) nun gidişi sonrası futbol namına hiç bir şey ortaya koyamayan, sonundaki B.B. Takısı sebebiyle bu ligden ayrılmasını en çok istediğim, taraftarsız ve gereksiz takım. 

  -Karabükspor:  7 savunmacı ve 4 hızlı ve yetenekli hücumcuyla, taktiksiz `Kontra Galibiyetlerle` 29 puan toplamış rakibimiz.

Bu takımları inceledikten sonra görüyoruz ki, aslında hiç birisi, (biz kendimizi yetersiz bulsak da) bizim rakibimiz olacak seviyede değiller. Ve biz kendimiz için almamız gereken puanları aldığımız sürece, kesinlikle tökezleyecek ve gerimizde kalacak rakipler.

Fakat bu 6 rakibe göre bizim tek kritik durumumuz, bizim geleceğimizi önümüzdeki 3 maçla belirleyecek olmamız. Rakiplerimizle oynayacağımız önümüzdeki 3 maçla (Fikstürün Cennet Kısmı), bu 3 maçın sonunda adımızı UEFA`ya oynayan takımlar arasında görebileceğimiz gibi, ligin altında ve CEHENNEM fikstürü içerisinde düşmeye en yakin 3. takım olarak da görebiliriz.


Bu sebeple önümüzdeki şu 3 kritik maçta (Elazığ, Antep, Sivas) ne olursa olsun, tıpkı Karabük maçında olduğu gibi dakika susmadan, tüm şehir olarak takımımıza, başkanımıza, oyuncularımıza ve teknik heyete destek olmak zorundayız. Bu 3 maçın yaratacağı en ufak bir olumsuzluk bizi şu anda Antep`in ve Trabzonspor`un yaşamakta olduğu sıkıntılı ve atması zor surece sokabileceğini sürekli hatırlayıp, kızgınlıklarımızı, öfkelerimizi bir kenara bırakıp gerçek Ordusporluluğumuzu göstermek zorundayız.

Bu sebeple önümüzdeki 3 maç için,  “TEK AŞK ORDUSPOR” 
Tek hedef “3 x TRES PUNTOS”...