Genel seçimler sonrası terör hız kesmeden devam ediyor, Güneydoğu ısındıkça ısınıyor, kaos, panik ve göç havası giderek bölgeyi etkisi altına alıyor.
Güneydoğu’da, gece gündüz silah sesleri, patlamalar hız kesmeden devam ediyor. Çatışmalar her geçen gün şiddetleniyor. Cami ve okullar yakılıyor, Öğretmenler geri çağrılıyor, halk bölgeden kaçıyor. Kim ne söylerse söylesin Güneydoğu gittikçe Lübnanlaşıyor, Cizre, Silopi, Şırnak ve Diyarbakır’da yaşanan çatışmalar halkı tedirgin etmeye devam ediyor. Sosyal medyada yer alan fotoğraflar sanki Suriye’deki şehirleri anımsatıyor. Her gün asker, polis veya sivil kayıpları artıyor. 1 Kasımdan bu yana toplam 17 polis ve 15 asker şehit edildi. 20 Temmuzdan bu yana toplam 221 ailenin ocağına ateş düşmüş, Suruç’taki canlı bomba saldırısıyla başlayan terör eylemlerinde toplam 97 polisimiz, 119 Mehmet’imiz ve 5 korucumuz şehit düşmüş, çok sayıda güvenlik görevlisi yaralanmıştır. Şimdiye kadar 7 farklı ilin 17 ilçesinde 50’den fazla sokağa çıkma yasağı ilan edilmiş, Diyarbakır’ın Sur ve Silvan, Mardin’in Nusaybin, Şırnak’ın Cizre gibi çatışmaların yoğun olarak yaşandığı yerleşim yerlerinden 200 binin üzerinde insan başka illere göç etmiştir. Bölgede yaşanan çatışmalar ve yaşanan mağduriyetler, kitlesel göçlerin artmasına şehirlerin boşalmasına yol açıyor. İşin özeti yatağı, yorganı sırtına vuran doğudan batıya doğru göç ediyor. Daha önce Suriye’den kaçarak canını kurtaran mültecilerin yaşadığı drama benzer kareler artık Silopi, Cizre ve Sur başta olmak üzere Güneydoğu’da da görülüyor. PKK ve HDP elbirliği içinde Kürdistan’ın çatısını örmeye çalışıyor. 
Hatırlayalım Suriye’deki olaylar Arap Baharı adı verilen halk hareketlerinin yayılmasıyla başladı.  Suriye’de Dera, şehrinde iki bayan doktorun telefonla konuşurken; “Hüsnü Mübarek düşmüş, darısı bizim başımıza...” şeklindeki konuşmaları sonucu, istihbarat birimleri tarafından telefonları dinlenip tutuklanmış.. Bu olay sonucu, bu kadınlardan birinin akrabası olan 12-13 tane çocuk, duvarlara “Halk, düzenin yıkılmasını istiyor.” sloganını yazıyor, bir okul müdürünün şikayeti üzerine bu çocuklarda tutuklanıyor ve çok ağır işkencelere maruz kalıyor. Bu duruma tepki duyan Dera’lı aşiret reisleri istihbarat birimlerine gidiyor, ancak ağır hakaretlere maruz kalıyor. Bunun üzerine protesto ve yürüyüşler başlıyor, ilk başlarda birkaç bin kişi gösteri yaparken, kısa bir sürede sayı on binlerce kişiye ulaşıyor. Dera’daki İsyan dalgası kısa zamanda Şam, Lazkiye, Humus, Banyas, Hama, Kamışlı ve Halep’e doğru genişliyor. Şam yönetimi bu isyanı bastırmak için şiddet kullanınca Suriye’deki isyan Esad’ın gitmesini isteyen bir halk hareketine dönüşüyor. Dera’da başlayan bu yangın ateşi baştan sona tüm Suriye’yi yakıp geçti. Günümüzde ise Suriye iç savaşı sınırları aştı bir dünya sorunu haline geldi.
Güneydoğu’da yaşanan olaylar Suriye’den daha farklı, PKK’lı yüzlerce terörist roketatarlar, uzun namlulu silahlarla saldırıyor, cadde ve sokakları hendeklerle kapatarak silahlı çatışmalar ve eylemler yapıyor. Diğer yandan PKK sempatizanı çok sayıda sivil ve siyasi partili de bu olaylara destek veriyor, bölgede tansiyon gittikçe yükseliyor, gerilim arttıkça artıyor, İşin özeti Güneydoğu’da durum vahim... İktidar ve muhalefet partileri bir araya gelerek bu sorunu masaya yatırması ve en kısa zamanda çözmesi gerekir. Aksi halde ülke yangın yerine döner. HDP eş başkanı Figen Yüksekdağ “Kobani de olduğu gibi Diyarbakır’da da direnmeye devam edeceğiz ” diyor. Hanımefendi siz ne demek istiyorsunuz, Devletin egemenliğine karşımı çıkıyorsunuz? Türkiye’yi bölmek mi istiyorsunuz? Niyetiniz bu ise yanılıyorsunuz. Herkesin bilmesi gerekir ki burası ne Irak, nede Suriye, Bizler bu vatan için Çanakkale de 250 bin, Allah-u Ekber dağlarında 90 bin vatan evladını şehit vermiş bir milletin evlatlarıyız. Bu vatanın tek bir parçasının koparılmasına asla tahammül edemeyiz, bölmeyiz, böldürtmeyiz. Bölgede sorun varsa Anayasal hukuk çerçevesinde oturulup, konuşulur. Ülkeyi bir kaos ortamına sürüklemeye, milletin huzurunu bozmaya kimsenin hakkı yoktur. Sözlerimi Ulu önder ATATÜRK’ün sözleriyle bitirmek istiyorum “Ülkeniz sizindir, Türklerindir. Bu ülke, tarihte Türk’tü bugün de Türk’tür ve sonsuza dek Türk olarak yaşayacaktır.”.