Bizler Müslüman olarak yoksullara genelde acırız. Yoksullara yardım edilerek vicdanlar rahatlatılır. Fakat yoksul sayısı azalmaz, artar. Yoksullar ve işsizler sayıca çoğunlukta olmalarına rağmen demokratik sistemde söz sahibi zenginlerdir. Politikalar da zenginlere dönüktür. Sizler hiç garip ve fakir politikacı veya milletvekili gördünüz mü? Yoksulların nerdeyse dünya nüfusunun yarısını oluşturduğu söylenebilir. Hele fakir ülkeler de günlük gelirin

 1/3 dolar olduğu gerçeği, dünyada insanlık dışı bir durumun yaşandığı tabloyu

Karşımıza çıkarır. Kriz rüzgârının yoksulluğu arttırdığı, yoksulların sorunlarının daha öne çıkacağını bu nedenle göreceksiniz politikacıların yoksulluk konularına daha fazla yer vereceğini, belki de onların avukatlığına soyunacaktır. Zengin ülkelerin vatandaşlarının ortalama gelir düzeyi, küresel yoksullara kıyasla satın alma gücü kat ve kat fazladır. Bununun da önüne geçebilmek için elde edilen muayyen gelirin bir kısmını bu kesime aktarmak lazımdır. Bizde tam aksine giderek birinci gruba yani hali vakti iyi olanlara kaymakta, gün geçtikçe zengin Zenginleşmekte, yoksulsa daha yoksullaşmakta yapılmak istenen ekonomik gayeden uzaklaşmada. Para pul, kömür, bulgur makarna yemek

Şeker, V S maddeler dağıtmakla veya aktarmakla YOKSULLUK halledilemez ve meselelerde ÇÖZÜLEMEZ. Sokakdaki vatandaş ekmek elden su gölden misali tembelliğe alışarak devlet baba beni bakıyor, üç çocukta yaparsam Allah

Kerimdir diyerek dua ediyor. Bu günkü ekonomik durumda yoksul daha yoksullaşıyor. Zam üstüne zamlar devam ettiği sürece bu ekonomik duruma bir çare  bulunmazsa sarımsak vs. gibi maddelere dışardan ithalat ettiğimiz sürece yoksullara dönük politikalar vatandaşları düşündürüyor. DEMOKRASİYMİŞ, insan haklarıymış, Türk Silahlı kuvvetlerine yapılan haksız ve mesnetsiz iftira ve İHPARLARMIŞ, HÂKİMLER SAVCILAR yüksek kuruluymuş dünyadan haberleri olmayan vatandaşlarımızın bu yoksulluktan kurtulmasına bugünkü şartlarda imkan göremiyorum İşte vatandaşımızın görüş ve düşünüş tablosu bu. Önemli meselelerin tümünde, Sorunları ortadan kaldırma, bir sonraki kuşağı düşünme, sorunları sonraki kuşakların gündeminden çıkarmayı hedefleyen çözümler üretme mantığını,. Çoktan kaybetmiş bir haldeyiz. O mantığı bundan sonra bulmamız için yeni bir ATATÜRK’ÜN gelmesini mi bekleyeceğiz.? ATATÜRK gelse dahi onu istediğimiz gibi anamıyoruz. Artık Milli bayramlarda eski heyecan yaşanamıyor. Bana dokunan 23 NİSAN Bayramında çoğu AKP Belediyelerinin Atatürk heykellerine çelenk koymayı ve yasaklamayı içime sindiremiyorum.  Allah sonumuzu  Hayırlı etsin. ATATÜRK ‘Ü ne kalbimizden nede beynimizden çıkartmayı hiçbir zaman düşünmedik düşünmüyoruz.