Türkiye faizi tartışıyor. Ancak, faizi ne belirlemektedir. Bu konuda hiç kimsenin fikri yok. Siyasi otorite faiz düşsün istiyor. Dünyadaki siyasi otoritelerin tamamı faiz düşsün ister. Gerekçeleri, faiz düşünce yatırımların artıyor olma kuralından kaynaklanıyor.

Ancak, yatırımların artabilmesi için ülkede, yatırıma gitmeyen tasarruf bulunması şarttır. Yeterli tasarruf yok ise, faiz düşürmek, yatırımları artırmıyor. Olmayan tasarruf ile hiç bir koşulda yatırım yapılamaz. Bu kuralı, siyasi otoriteler göz ardı ediyor.

Türkiyenin sorunu tasarruftur. Tasarrufu artırmadan, faiz düşmez. Tasarrufun en büyük düşmanı, israftır. İsrafçı ekonomilerde tasarruf birikmiyor. Yeterli tasarruf olmadığı zaman, ülke yüksek faiz ile israfın ve aşırı tüketimin bedelini ödüyor.

Merkez Bankası, politika faizini düşürmekle, piyasa faizi düşmez. Nitekim düşmedi. Politika aizi yüzde 18 iken piyasa faizi yüzde 19 idi. Politika faizi yüzde 14'e düşürüldü. Piyasa faizi yüzde 22 ye yükseldi. Banka kredileri ise yüzde 30 ları geçti. Bu gerçek bize şunu gösteriyor. İdari karar ile faiz düşmez. Faizi düşürmenin yolu, tasarrufları artırmakla mümkün.

Türk Milleti, milli gelirin yüzde 12 si civarında tasarruf ediyor. Bu oran düşük. Çin Halkı, milli gelirinin yüzde 50 sine yakın tasarruf ediyor. Türkiye yüksek oranda tasarruf edemediği için, YÜKSEK FAİZ ödüyor. 

Tasarrufları artıramdaığımız sürece, faiz ödemeye devam edeceğiz. Çünkü, piyasa faizini ''ödünç verilebilir fon arz ve talebi'' tayin ediyor. Ödünç verilebilir fonların gerisinde, tasarruflar bulunuyor. Tasarruf arttıkça, faiz düşüyor.

Türkiye neden tasarruf edemiyor ?

1. Gösteriş tüketimi, gelenekselleşti. Gençler, bir ile yetinemez oldular. Marka aramak, aynı işi gören yabancı ürüne yüksek para ödemek ve kullanmak prestij meselesi olarak algılanıyor. Bu algı, bilinçli yaratıldı. Zira, ürettiğinden daha çok tüketen toplumlar, cari açık veriyor. Cari açık veren toplumlar dışarıdan borçlanıyor. Dışarı faiz ödeniyor. 

2. Devlet bütçesi açık veriyor. Açık veren bütçe demek, gelirinden daha çok harcama anlamına geliyor. Devlet, gelirinden daha çok harcadığı için, tasarruf edemiyor. Bütçeyi analiz ettiğimiz zaman en büyük gider kaleminin SGK ödenekleri olduğu görülüyor. Ülkemizde, sosyal devlet hacamaları aşırıya kaçmış. Bu kaçışın gerisinde popülizm var. Öncelikle, popülist harcamalardan kaçınmak lazım. Zira, bütçedeki israf, toplumun tasarrufunu azaltıyor. Azlan tasarruf sonucunda ülke yüksek faiz ödemek zorunda kalıyor.

Faizi düşürmek isteyen siyasi otoritelerin birinci görevi israfı önlemektir. Söz ile faiz inmez. Faizi düşürmek, ödünç verilebilir fonları artırmakla mümkündür. Fon artışı ise israftan kaçınmak ve tasarrufları artırmaktan geçiyor.