İçinde yaşadığımız dünyada küresel kapitalizmin,yani bilinen şekli ile emperyalizmin aşırı kazanma hırsı, bunun doğurduğu çevresel bozulmalar,küresel ısınma, yeryüzünün kullanımındaki çarpıklıklar; Enfeksiyon hastalıklarını,bunun beraberinde Covid-19 enfeksiyonunu da etkilemiştir.Örneğin hidroelektrik santrallarının gelişi güzel, çevre dinamiklerinin göz önüne alınmadan, sırf rant ve su mülkiyetini ele geçirme amaçlı yapılması; mikroorganizmalarda, vektörlerde, hayvanlarda nicelik ve niteliksel yönden olumsuz değişmeler oluşturabilmektedir.Yapılaşma amacı ile yeşil alanların, ormanların,otlakların yok edilmesi, buradaki canlı örgüsünü ortadan kaldırarak, çevresel olumsuzluklara yol açmaktadır.Yine örnek vermek gerekirse;Türkiye deki"Kırım Kongo Kanamalı Ateşi" hastalığında,ülkemizdeki ve dünyadaki "Covid-19" enfeksiyonunda çevresel olumsuzlukların,daha amiyane tabirle çevreye yapılan kötülüklerin katkısının olduğu artık bilinen bir gerçektir.

*

OMİKRON VARYANTI'nın hızla yayılımı karşısında;Dünyada ve ülkemizde Küresel Kapitalistlerin ne yapacaklarını merakla beklerken,ilk yaptıkları iş OMİKRON'u hafife alıp; "Virüsün son çırpınışları,hastalık yapma şiddeti azalıyor" diye ifşaat'ta bulunmuşlardır.Kendilerine para kazandıran milyonlarca emekçi yığınlara;İşimiz geri kalmasın, kârlarımız azalmasın,artı değerlerimiz düşmesin diye, KARANTİNA  SÜRESİNİ 5-7 GÜN ARASINDA DİKTE ETTİRDİLER.GÜYA BU VARYANT ÇOK BULAŞICIYMIŞ. AMA NEDENSE HAFİF SEYREDİYORMUŞ.Birçok bilim insanı da bu direktife direnemeyip aynen kabul etti.Yazık ki ne yazık!

*

OMİKRON varyantının yayılım sürecini iyi izlersek,Ocak ayı ortalarından başlayıp,Şubat ayında tepe yapacak gibi göründüğünü anlayabiliriz.Yeterli önlem alınmaz ise hastanelerin yoğun bakımları ve servisleri tükenme sendromuna girecek diyebiliriz.Zaten hekimler ve tüm sağlık emekçileri dünyada ve Türkiye'de tükenmişlik sendromundalar.Bunu sağır sultan bile duymasına rağmen birileri yapısı gereği duymak istemiyor.İklim giderek sert esmeye başladı dostlarım.Dünyada ve ülkemizde geniş halk yığınları ile, kaynakları ele geçirmiş azınlık arasındaki baş çelişki giderek derinleşmektedir.

Her alanda olduğu gibi,sağlıkta da şiddet ülkemizde duracağı yerde dahada artacağını özellikle belirtelim.Bunu yüksek sesle her platformda haykıracağızımızdan kimse şüpheye dusmesin.Bu böyle biline!..

*

Yarasa kaynaklı zoonotik bir virüs olan SARS-CoV-2'nin,bu süreçte insan bedenine adapte olmasını ümit ederek, buna göre acil kararlar almak ne derece doğru?Bu durum kimlerin işine yarıyor? Bu soruların yanıtını varın siz verin! Hacettepe Tıp Fakültesinde öğrenci iken, hocalarımızın öğrettiği temel mikrobiyoloji kavramlarına göre bu  bana ters geliyor.Bu virüs güya bulaşıcılığı arttıkça, mülayim bir virüs olacakmış(?).Öyle şey olur mu? yukarıda da belirttiğim gibi bu virüs hayvan yani yarasa kaynaklı,insana bu süreçte henüz uyum sağlamamış  yeni bir Koronavirüsdür.

*

Tüm toplumsal bilimlerde olduğu gibi salgınlar biliminde de olaylara nesnel bakabilmek için,diyalektik ve sınıfsal çözümlemeleri devreye sokmak gerekir.Maalesef bu salgın bize KÜRESEL KAPİTALİSTLERİN KÂRINA KÂR KATTIĞINI,YOKSUL DÜNYA HALKLARININ DAHADA YOKSULLAŞTIĞINI,İNSANLARIN HASTALANIP ÖLMELERİNİN ONLARDA EN UFAK BİR NEGATİF ETKİ YAPMADIĞINI,"COVAX" AŞI ÖRGÜTÜNÜ BİLE ÇALIŞTIR(A)MADIKLARINI ACI BİR ŞEKİLDE BİZLERE ÖĞRETTİLER. HÂLA ÖĞRENEMEYENLER VARSA YOLLARI AÇIK OLSUN!..

*

İçinde yaşadığımız kış mevsimi nedeniyle "Grip ve Omikron" birlikteliğinin olabileceğini şimdiden söylemekte yarar görüyorum.Umarım rekombinasyonları olmaz."Saldım Çayıra Mevlam Kayıra" politikasının süreceğini,kişilerin kendi kaderlerine terkedileceğini,her bireyin kendi önlemlerini kendisinin alması sürecine girildiğini söyleyebilirim.Bu doğrultuda daha önceki yazılarımda da belirttiğim gibi mutlaka 3 doz mRNA aşısının yapılmasını(çocuklarda dahil), inaktif aşıların salgın bitene kadar tartışılmamasını,uygun standart cerrahi maskelerin gerekirse çift takılmasını,çok riskli durumlarda n95 maske takılması yoluna gidilmesini,fiziksel mesafenin enaz 2 metre olmasını, kapalı ortamlara girilmemesini,toplantıların mümkünse online yapılmasını, kapalı ortamların çok sık havalandırılmasını,zorunlu durumlarda toplanacak isek, hızlı antijen testlerinin devreye sokulmasını,okulların ara tatile erken girmelerini,üst solunum yolu belirtileri olanların Covid-19-PCR testlerini beklemeden kendilerini toplumdan soyutlamalarını belirtmekte yarar görüyorum.Demokratik olmayan bizim gibi toplumlarda bilgiler saydam biçimde paylaşılmadığı için,konunun uzmanı,yönetimle haşır neşir olmamış,namuslu bilim  insanlarının bilgilerini;halka aynı ve anlaşılır bir dil kullanarak,otoritenin denetimine girmeden, özgürce sade ve yalın biçimde bilim insanı kimliğini örselemeden aktarmaları gerekir.

Bizler Hipokrat yemini gereğince uzman olduğumuz bu konuda bilgilerimizi aktarmaya çalışıyoruz.Umarım farkındalık yaratıyoruz!..

*

Sözümüzü Nazım Hikmet Ustamız  ile bitirelim.

"Nasıl etmelide ağlayabilmeli

farkına bile varmadan.

Nasıl etmelide ağlayabilmeli

ayıpsız,

aşikare,

yağmur misali"

Sevgilerimle...