Analar günü babalar günü kadar önemli bir gün Öğretmenler günümüzdür.24 Kasım öğretmenler günümüz kutlu olsun. Öğretmenler günümüzün değerini ilk ve ortaokullarla liselerde pek anlamamıştık. Ancak hayata atılıp onlardan öğrendiğimiz bilgi ve becerilerle donatıldıktan ve onları hayatta kullanarak mutlu ve başarılı olduktan sonra daha iyi anladık. Bizim nesil 1950 de ilkokula başladığından Köy Enstitülerini yetiştirdiği bir nesiliz. ABC yi onlardan öğrendik.

1950 Mayısında DP iktidara geldi. Nahiyemiz kaza (İlçe) oldu. Biz de mahalle olduk.  Köy Enstitülü öğretmenimiz rahmetli Mehmet Ergüven namı diğerKarkatoğlu Mehmet hoca bu nedenle bizden alındı ve yerine Mesut Özer adında hiçbir zaman onu aratmayacak bir “Atatürk Öğretmeni” geldi. Biz çocuk olarak demokrasi ile böyle tanıştık. Harici bedhahların etkisi ile iktidara getirilen DP nin ondan sonra izlediği politikalar emperyalizmin1600- 1923 yıllarında bize dikte ettirdiği eğitim düzeyine Türk milletini geri götürme politikası oldu.

Bunu yazımızın başına neden böyle yazdık.1600-1923 arasında Türk milletine uygultırılan eğitim politikası ile SEVR masasına oturduk. Bu politikada neler var. Alt alta yazalım

Bütün teknik icatlar “GAVUR” icadıdır

Kadın evinde oturacak çocuk büyütecek Kadın okursa gavuırluk gelir

Felsefe astronomi fizik kimya okumak insanı dinden çıkarır

Bütün kötülüklşer dinden uzaklaşmaktan doğar vs.

Sonuç tarihin en büyük milleti olan Türk milleti kendisini SEVR masasında buldu. Haçlıların 1071 yılından bu yana izledikleri Anadolu'yu yeniden Haçlı yurdu yapma politikasını uygulayabilecek nesiller istediler ve bu eğitim yapıldı.

Atatürk ve silah arkadaşları tarafından Anadolu’nun  her karış toprağı şehit kanları ile sulanarak Türk milletinin ebedi yurdu yapıldı ilelebet bu yurt Türk milletinin olacaktır denilerek bunu sağlamaya çalışan bir eğitim politikası izlediler. İzlenen o politika ile Türkiye Cumhuriyeti 1950 yılına geldiği zaman dünyaya örnek ve model bir ülke olmuştu. Harici bedhahlar haçlılar bunu isterler mi. Yeniden 1600-1923 arsındaki eğitimi tekrar geri getirmek için faaliyete geçtiler.

1600-1923 arasında Türk milletine uygulanan eğitim politikası bizatihi Yüce Dinimizin ilkelerine de aykırı düşüyordu. NEDEN böyle yazdık. Çünkü Yüce Allah'ın bize vahiy yolu ile gönderdiği Kuran-i Kerimin ilk emri “ OKU” dur. Yüce Peygamberimizin Müslüman âlemine bağışladığı Hadis-iş Şerifte ise “Bilim Çin’de bile olsa gidin alın” dır. Oysa 1923 yılına gelindiğinde Türk Milletinin ancak %12,5 u okuryazardı. Bunların çoğu erkek nüfus ve azınlıklardı Türk kadını ise okul yüzü görmemişti.

Atatürk ve silah arkadaşları Müslümanların İspanyayı fetih ettiği, Rumeli’ye geçtikleri İstanbul'u fetih ettikleri Viyana’yı kuşattığı günlerdeki dinimize yani Yüce Allah’ın “OKU” emrini ve Yüce Peygamberimizin ”Bilim Çin'de bile olsa gidin alın” emrini uyguladıkları döneme geri dönerek Anadolu’muzun ebediyen Türk yurdu olmasını sağlamaya yönelik eğitim politikaları izlemeye başladılar. İşte bu faaliyetlerden biri de “Millet mekteplerinin” kurulmasıdır. Atatürk'ün “Millet Mektepleri” başöğretmenliğini kabul buyurdukları 24 Kasım 1928 günü 12 Eylül Hükümetince 1981 de  “Öğretmenler günü “olarak kabul edilmiş olup o günden beri öğretmenler günü olarak kutlanmaktadır.

Atatürk Anadolu’muzun ebediyen Türk vatanı olarak kalması ve Haçlıların 1071 tarihinde; “Bir gün gelecek Anadolu yeniden Haçlıların yurdu yapılacaktır” planlarını yok etmek için şu direktifi vermiştir. “Yetişecek çocuklarımıza verilecek eğitimin sınırı ne olursa olsun, evvela Türk milletinin anasırına düşman unsurlarla mücadelenin lüzumu öğretilmelidir

Şimdi gelelim bu günümüze. Ne Yüce Allah'ın emri olan “OKU” uygulanıyor. Ne Yüce Peygamberimizin “ Bilim Çin'de bile olsa gidin alın” hadis-i Şerifi uygulanıyor ne de Ebedi Başkomutanımız Atatürk'ün emri uygulanıyor. Düpedüz Harici bedhahlarımızın emrettikleri gibi Türk Milletini SEVR masasına oturtacak bir eğitim politikası uygulanıyor. “Bilim Çin’de bile olsa gidin alın” demek aynı zamanda hayatınızın her sahasını bilime göre düzenleyin ve bilime göre yaşayın demektir. Yüce Allah’ın emri ile de en büyük ibadetin okumak ve yazmak olduğu emredilmiştir. Okumak burada “Bilim Okumak” demektir.

Yunus Emre yıllar sonra bu emri şiirinde şöyle dile getirecektir.

İlim ilim bilmektir

İlim kendin bilmektir.

Kişi kendin bilmezse

Bu nice okumaktır 

Diyecek ve yüzyıllara yayılan mesajını Tüm Müslümanlara verecektir.

1950 yılından sonra ne yazık ki Türk milletini dahili ve harici bedhahlar bilimin ve dinimizin emrettiği ve  Atatürk ve silah Arkadaşları ile Kuvayı milliyeci TBMM lerinin uyguladığı eğitim rotasından ayırmışlardır. Bunun için harici bedhahlar çok emek ve para harcamışlardır.

Şimdi gelelim Kuvayı Milliyeci TBMM nin 17 Nisan 1940 tarihinde Köy Enstitüleri kanunun çıkarma gerekçesine;

Devlet elinin hızla köylere uzatılması, köylünün okutulması, eğitilmesi, üretme yeteneğinin arttırılması, sağlık işlerinin yoluna konulması zorunludur. Türk köylüsünün okutulması onun daha iyi bir duruma getirilmesinin birinci şartı ve baş aracı sayıca ve nitelikçe bu işi başarabilecek şekilde hazırlanmış kılavuzlara ihtiyaç vardır ki bunlar köy öğretmenleridir.”

Tasarının önemi, yalnız köy çocuklarını okutmak amacını gütmesinde değil aynı zamanda iyi ve olgun köylü yetiştirilmek amacını izlemesindedir.”

Harici bedhahlar baktılar ki eğitim işleri de Cumhuriyetle birlikte SEVR rotasından çıkarıldı. Çağdaş uygarlık ve bilim rotasına girdi. Harici bedhahlar dâhili bedhahlarla birleşerek bizim Türk milleti olarak yoldan çıktığımızı iddia etmeye başladılar. O güzelim öğretmenlerimiz o güzelim eğitimlerimiz SEVR rotasına çevrildi. Sevr rotasında hızla ilerliyoruz. Bu sene öğretmenler günümüzü bu buruk ortamda kutluyoruz. Öğretmenlerimiz de Milletimizin tümü gibi fakru zaruret içindedirler. Bu kuşatmadan an cak “Muallimlerin eseri” yeni nesil sayesinde kurtulacağız.  Türk öğretmenlerine en derin sevgi ve saygılarımı sunarım. “Öğretmenler günümüz kutlu olsun” Türk öğretmenine milletimizin İstanbul’u fetih ettiği Viyana’yı Kuşattığı Kurtuluş Savaşını kazandığı eğitim sistemlerine dönmek için yaptığı mücadelede başarılar dilenir.