120 ülke arasında, askeri güç sıralamasında Türkiye 8. sırada yer alıyor. Sıralama aşağıdaki gibi;
1. Amerika,
2. Rusya, 
3. Çin,
4. Hindistan,
5. Fransa,
6. Ingiltere,
7. Japonya,
8. Türkiye, 
9. Almanya
Türk ekonomisi Alman ekonomisinin 1/4 ü kadar hasıla üretiyor ve fakat askeri güç sıralamasında Almanya'dan daha kuvvetli olduğu ifade ediliyor.
Japonya ve Almanya 2. Dünya Savaşından yenik çıktılar. Askeri bakımdan pasifize edildiler. Halkları askerlikten soğutuldu. Nükleer silah yapmaları yasak. Askeri uçak üretmeleri izne tabi. Askeri kuvvetlerini belli sınırların üzerine çıkaramıyorlar.
Türkiye'nin gücü ise "disiplinli genç nüfustan" kaynaklanıyor. Millet olarak Türkler askerliğe yatkınlar. Bir de mecburiyetleri var. Orta Doğu Bölgesi ateş çemberinde. Böyle bir bölgede, caydırıcılık sağlayacak askeri güce sahip olmak gerekiyor.
Stalin belası, Türkiye'nin 1952 yılında, Nato'ya girmesine neden oldu. Nato, elinde ne kadar modası geçmiş silah var ise Türkiye'ye verdi. Başta Amerika olmak üzere Nato ülkeleri, Türk silah ve uçak sanayini yok ettiler. Nato, Türkiye'yi asker kaynağı olarak değerlendirdi.
Ancak üç olay var ki, Türkiye'nin aklını başına getirdi.
Birincisi Johnson mektubudur. Uluslar arası hukuka göre Türkiye Kıbrısa garantör ülkedir. 1965 yılında Rumların Kıbrısta yaptığı katliamlar nedeniyle Türkiye'nin havadan müdahale etmesi üzerine, Amerikan Başkanı Johnson "aşağılayıcı ağır bir mektup" gönderdi. Bu mektup Türkiyeyi çok etkiledi. Türkiye, o günden itibaren kendi silahını yapmaya karar verdi. Ancak imkanlar kısıtlıydı.
1974 Kıbrıs barış harekatı üzerine Batı Türkiye'ye silah ambargosu uyguladı. İyi ki uyguladı, bu sayede Türkiye silah sanayinde yatırımlarını artırdı.
Üçüncü olay 1984 yılında gerçekleşti. Dönemin Alman Dış İşleri Bakanı Genscher "benim sana verdiğim tankları amacı dışında (PKK'ya karşı) kullanamazsın" diye ültimaton verdi. O gün anlaşıldı ki, Nato'dan bize fayda yok.
1990 yılında Sovyetler dağılınca Nato'nun önemi kayboldu. Ancak, 40 yıldan beri süren birliktelik "istihbarat, silah ve manevra standartlarında ortaklık'' yaratmıştı. Askeri ortaklıktan ayrılmak kolay olamıyordu.
Ne pahasına olursa olsun Türkiye Nato silahlarının dışında kendine özgü silah üretmek zorundaydı. Çin'den Füze satın alınmasına Nato Karşı çıktı. Rusya'dan S 400 Füzelerinin satın alınmasına Nato karşı çıkıyor.
Nato'nun bize verdiği füzeler ise işe yaramaz nitelikte ve kontrolü Nato'nun elinde. Geriye tek çare kalıyor "kendi füzeni kendin üreteceksin"
Nihayet, Türkiye Füze üretiyor. Roketsan 300 Km menzilli füzeyi ateşledi. Tam isabet sağlandı. Nato şaşkın.
Türkiye obüsleri Tanklara yerleştirdi. Obüsler 50 Km mesafedeki hedefleri vuruyor. Ancak hedef tespiti için, uydudan yardım almak mecburiyeti var. Nato ülkeleri bu amaçla üretilen uyduyu uzaya atmadılar. Çin sayesinde uydu atıldı. Obüsler iş görüyor.
Türkiye Altay Tankını üretti. Ancak, Nato ülkeleri, Avusturya şirketinin Tank Motoru satmasına mani oldular. Türkiye için motor üretmek sorun değil. Kısa sürede telafi edilecektir.
Amerika verdiği heronların kullanılmasına kısıtlama getiriyordu. Bu engel de aşıldı. Türkiye insansız hava aracı üretiyor.
Türkiye Savaş gemileri inşa ediyor. Yurt dışına silah ve zırhlı araç satıyor.
Türkiye savaş uçağı ve nükleer silah dışında her türlü askeri malzemeyi üretiyor. Genç nüfusa ve disiplinli Orduya sahip. Bu nedenle Türkiye, dünya askeri güç sıralamasında 8. sırada yer alıyor.