Köylü İbrahim efendi kendini ,yükünü taşıyacağı at besliyor.Atına gözü gibi bakıyor.Aman başına kötü bir şey gelmesin diye canı gibi koruyor.At olanları anlamış gibi yolda doğru yürümüyor.Sırtındaki yükü düşürmek için tuhaf hareketler yapıyor.İbrahim efendi atı değiştirecek durumu da olmadığı için durumu idare ediyor.Attan düşse de yeniden biniyor.Yıkılan yükünü tekrar yüklüyor.Düşe kalka da olsa atla işini görüyordu.
          İbrahim efendinin atı eğitmek,hareketlerini düzeltmek  aklına gelmediği gibi daha fazla besleyerek düzeleceğini düşünüyor.At beslendikçe daha çok şımarıyor.Çekilmez hal alıyordu.İbrahim efendinin her geçen gün çilesi artıyordu.
            Pazar ihtiyaçlarını karşılamak için atına yüklediği odunla pazar yoluna koyuldu.At yolda sırtındaki yükü düşürmek için düzgün yürümüyor,sağ ,sola yükünü takarak yıkmaya çalışıyordu.İbrahim efendi hayır yapma çığlıkları atsa da at aldırmıyor .Yolda bir türlü düzgün yürümüyordu.Sinirinden başından dumanlar çıkıyordu.Ter içinde kalmış,pazara bir varayım görürsün sen ne yapacağımı.Atın aldırdığı yok ,yükünü yıkmak için daha da hırçınlaşıyor.
           İbrahim efendi hayır yapma diye bağırdıkça,at evet yapmaya devam  edeceğim der gibi yükü düşürmeye devam ediyordu.İbrahim efendi çaresizlik içinde çılgına dönmüş söylenmeye başlamıştı.Doğru git,eğri gelirsin.
            İbrahim efendi atını ite kaka pazara indirdi.Önce odununu ,sonrada atını sattı.İbrahim efendi tımar edemediği atından da olmuştu. Artık yükünü sırtında taşıyacaktı.