Faizi sevmeyebilirsiniz. Nefret dahi edebilirsiniz. Günah sayar, öbür dünyada cehennem ile korkutabilirsiniz. Ancak, niyet ve dua ile faizi etkilemeniz mümkün değildir.
Piyasa faizini, ödünç verilebilir fon arzı ve talebi tayın eder. Daha açık tabir ile finans kapital arz ve talebi faizi belirliyor.
Siyasi otorite "faize" karşı. Olabilir. Bu bir tercih meselesidir. Ancak realitede faiz, kendi kurallarına göre oluşur. Nitekim, siyasi otoritenin karşı durmasına rağmen, bir saat önce piyasa faizi (gösterge tahvilin faizi) 24,85 leri test etti. Dün ise, aynı tahvilin faizi 22,45 idi. Bir günde yüzde iki puan arttı. Artmaya devam ediyor.
Bu artış hayra alamet değil. Zira, piyasa faizindeki artış, bankaları likidte sorunu ile karşı karşıya getirecek ve faiz yarışına sokacaktır. 2001 krizi de böyle başlamıştı. Gecelik faizler yüzde binlere çıkmıştı.
Siyasiler, ekonomi karşısında güçlerinin olmadığını öğrenirken halka zarar veriyor. Seçimlerden önce, siyasi otoritenin "faiz sendromunu" yenemediği taktirde ekonomiyi yönetemeyeceğini yazmış idim. Faiz sendromunu yenemeyen siyasetçi, ekonomiyi batağa sürükler demiştim.
Nitekim, Sn. Cumhurbaşkanı "onların doları varsa bizim Allahımız var" diyerek ekonomik realiteden uzaklaşıyor. Kurlar artıyor, faiz yükseliyor ve ekonomi felakete doğru gidiyor.
Bir hafta önceki Para Piyasası kurulunda, piyasa 1,5 puan faiz artışı bekliyordu. Buna karşı çıkmak, ekonomik intiharın başlangıcını oluşturdu. O gün 1,5 puan yetiyordu. 1,5 puan faiz artırılsaydı dolar bu gün 4,5 lira civarında seyrediyor olacaktı.
Piyasa, Hükümete güvenini kaybetti. Şimdi 7 puan faiz artışı dahi kurtarmıyor.