Bazı insanları anlamakta zorlanıyorum. Türkiye'nin son 50 yılını yaşayarak bildiğim için, gelinen ekonomik aşamanın değerini ve kıymetini bilmediklerini görüyorum.
Başladığın yeri bilmeden nereye geldiğini bilemezsin.
Ocak başı tabir edilen Karadeniz evlerinde mutfak vardır. 1956’larda bir torba çimento bulup, Ocak başındaki bozuk yeri tamir edemedik. O dönemde tarla saban ile sürülürdü. Sabanın toprağı delen demirden aleti vardır. Demirciler saban demirini yapacak ham maddeyi bulamazdı.
Ordu'dan Samsuna gitmek mesele idi. Koç Boynuzu denen yöreden geçmek yürek isterdi. İnsanlar önce kayıkla Fatsa’ya geçmeyi tercih ederdi. Samsuna gidip gelmek haftalık iş idi. Şimdi Ordu'da hava alanı var.
Benim Kasabam Ulubey’de Orta Okul ve Lise yoktu. Orta Öğrenimi Ordu'ya gelerek tamamladım. Şimdi benim kasabamda Yüksekokul var.
Benim Kasabamda yüksekokul mezunları bir elin parmak sayısını geçmezdi. Bu gün benim kasabamdan Türkiye'yi idare edecek sayıda üniversite mezunu yetişmiş insan var.
Sene 1976. Merkez Bankasında rezervle sıfırlanıyordu. Hükumet ne yapacağını bilemiyordu. Acil ithal malları karşılığı ödenemiyordu. Merkez Bankasında yabancı ülkelerde çalışan memurların ücretini ödeyecek döviz dahi kalmamıştı. Dönem itibariyle ülke 25 cente muhtaç idi. Rahmetli Demirel borç para peşinde yabancı ülkelere gidiyor ve fakat 50 milyon dolar dahi bulamıyordu. Bu gün sıradan iş adamı 50 milyon dolar buluyor.
Çok geçmeden benzin ve tüp kuyrukları başladı. İstanbul'da yaşayanlar yakıt bulamadılar. Evlere soba kuruldu. .
1980 lere kadar Türkiye'nin toplam ihracatı bir milyar dolara ulaşamıyordu. En büyük ihracat kalemi fındık idi. Sanayi ürün ihracatı yok mertebesindeydi.
1990 lı yıllara gelindiğinde ihracat 8 milyar dolara ulaştı. 2002'de 26 milyar doları buldu. Bu gün 160 milyar dolar ihracat yapılıyor. İhracat içerisinde sanayi ürünlerinin payı yüzde 94 olarak hesaplanıyor.
Siyasiler bu sonuçtan kendine pay çıkarmasın. Ekonomide ulaşılan sonuç sanayici ve iş adamlarının, yani Türkiye'nin başarısıdır.
Gelinen aşama yeterlimi. Şüphesiz hayır. Ben nereden başladığımızın bilinmesi açısından yukarıdaki yazıyı kaleme alıyorum. Başladığın yeri bilmeden, nereye geldiğini bilemezsin.