Bir hikaye düşledim. Hayat elimden tuttu ve ben büyüdüm. Oysa umutlarla beslenirdi insan. Düşüncelerden tat alır, ilmek ilmek dokurdu umut ettiklerini. Yüreğinin bir köşesinde daima ilk hayali yer alır. Amma velakin diğer bazı ufak hayaller önüne geçer.

Benim için önemli olan tek bir hayalim vardı. Kalbimin sol köşesinde. Usul ve ağrılı, sakin ama kararlı bir şekilde benimle büyüyen bir hayaldi. Gerçek oldu.

Aklımın odaları doldu.

Bir kitap yazdım. Ve hayalim geçek oldu. Tek isteğim bir kitabımın çıkmasıydı. Beş yıl yazmakla, bir buçuk yıl çıkarmakla ve yaklaşık beş aydır da tanıtımı ve imza günleriyle ilgileniyorum. Her bir dakikası ayrı keyifli, her bir saniyesi ayrı duygu yüklü olan imza günlerimi sizlerle paylaşmak istedim.

İlk imza günüm Ordu Anadolu Lisesinde oldu. Söyleşi ve imza etkinliğimiz hayli kalabalıktı. Yazmaya hevesli öğrencilerle beraber yaklaşık bir buçuk saat sohbet ettik. Ben sordum onlar yanıtladı, onlar sordu ben anlattım, anlattıkça anlattım, anlattıkça çoğaldım.

İkinci imza ve söyleşi etkinliğim Ordu Başöğretmen Anadolu Lisesinde gerçekleşti. Bu okulda gerçekten hayatı ciddiye alan öğrencilerle tanıştım. Mesela bana söylenen en derin cümle:

-Siz okumuş ve belli aşamalardan geçmişsiniz. Biz daha okuyoruz. Nasıl cesaret edebiliriz ki? Risk alamayız.

Gençler risk ile değil, gerçekle bağıntılı yaşıyorlar. O güne değin böyle düşünmemiştim.

Üçüncü imza günüm Ordu İmam Hatip Anadolu Lisesinde oldu. Bu okulda kitap imzalamak ayrı bir heyecandı. Çünkü söyleşi konferans salonunda değil, okul kütüphanesinde, kitaplarla iç içe oldu. Kokusu, dokusu ve bin bir hikayeyle beraber ben kendi hikayemi anlattım.

Diğer imza günlerim ise Çarşamba 3. Kitap fuarı ve Samsun Tüyap Kitap Fuarında gerçekleşti. Sen bizim memleketsin diyen ablam, sizin için geldim diyen kardeşlerim ve pişman olursam sizi bulurum diyen cesur yürekli delikanlılarla muhabbet, sohbet fevkaladeydi.

Hayat bana böyle bir şans sunduğu için ona müteşekkirim. Gerçekten beni kin, nasıl ve ne şekilde yüreklendirdi inanın hatırlamıyorum. Tek hatırladığım şu; gecenin bir vakti yatağımdan kalkıp, yayınevine göndermek üzere yazılarımın çıktısını aldığımdır. Ertesi sabah kargo dekontuyla başladı tüm serüvenim.

Şimdi bakıyorum da, kitabın kapağında adımı görmek o kadar heyecan verici ki, üzerinden beş ay geçmesine rağmen benim bir günlük bebeğim gibi. Kokusuyla, yazısıysa, kapağıyla, kağıdıyla her harfinde ben varım.

Var olmaya da, unutulmamaya da çalışacağım.

Şimdilik hoşça kalın, aklımın odalarında buluşalım.