Tarım ve Orman Bakanlığı, 20224 yılında 600 bin baş besilik sığır ithalatının planlandığını duyurdu. Daha önce de damızlık hayvan ithalatının bu yıl hangi şartlarda yapılacağı ilan edilmişti.

Besilik hayvan ithalatını, hayvanların dağıtımını, fiyatını, Et ve Süt Kurumu yapacak. Yani 1952’de hayvancılığı geliştirmek ve üreticiyi korumak amacıyla kurulan Et ve Balık Kurumu (2013 yılında adı Et ve Süt Kurumu olarak değiştirildi) 2010 yılından bu yana bir ithalat ofisi gibi çalıştırılıyor.

Hayvan ve et ithalatı sıradan ve herkesin kanıksadığı bir hale geldi. Çünkü, 2010 yılından bu yana kesintisiz olarak ithalat yapılıyor. Sadece canlı hayvan değil, A’dan Z’ye her şey ithal ediliyor. Büyükbaşta besilik, damızlık, kasaplık hayvan, küçükbaşta damızlık ithalatı yapılıyor. Karkas et veya löp et ithalatı yapılıyor. Hayvanların yediği yemin hammaddesinin yüzde 50-60’ı ithalatla karşılanıyor. Zaman zaman kaba yem, saman ithalatı oluyor. Hayvan hastalanınca yapılan aşı veya diğer veterinerlik malzemeleri ithal ediliyor. Önemli oranda sperma ithalatı var. Hayvanlara bakacak çoban ithal. Yani ithal edilmeyen bir şey yok.

İthalat sarmalı nasıl başladı?

Bilmeyen veya unutan okurlarımız için hatırlatmak isterim. Türkiye’nin hayvancılıkta son 14 yıllık ithalat serüveni 2007-2008 yılında yaşanan büyük kuraklığa kadar dayanıyor. İki yıl üst ütse kuraklık yaşanınca üretim düştü ve özellikle yem hammaddeleri arpa, buğday, mısır ve kaba yemin fiyatı yüzde 100 arttı. O dönemde çiftçinin ürettiği çiğ sütün fiyatı ise yarı yarıya düştü. Yani yem yüzde 100 zamlanırken çiğ süt fiyatı litre başına 80 kuruştan 40 kuruşa kadar düştü. Birçok üretici buna dayanamadı. Zarar ettiği için süt ineklerini kesmeye başladı. Tarım Bakanlığı o dönemde 1 milyondan fazla süt ineğinin kesildiğini açıkladı. Bakanlık 1 milyon dediğine göre bu çok daha fazlaydı.

En sıkıntılı dönemde destekleme politikası değiştirildi

Hayvancılık destekleme politikası 2008 yılında kökten değiştirildi. Bitkisel üretimde uygulanan ve başarısız olan doğrudan gelir desteğinin bir benzeri “hayvan başına destek” ödemesi ile hayvancılıkta başlatıldı. Destekler büyük oranda azaltıldı. Sektör desteksiz bırakıldı.

Süt ineklerinin kesilmesi ile kırmızı et fiyatları uzun süre adeta sabit kaldı. Çünkü inekler kesildiği için et arzı fazla oldu. Fakat bir yandan da süt inekleri kesilince doğurganlık azaldı ve hayvan varlığı azalmaya başladı. 2009 yılında kilosu 10 lira civarında olan karkas et fiyatı hızla yükselmeye başladı. Fiyat 15 lirayı bulunca ithalat gündeme geldi. Özellikle ithalat lobisi “kasapta et 50 lira olacak”, “dünyanın en pahalı etini tüketiyoruz” diye lobi yaparak hükümeti ithalata zorladı.

İlk ithalat kararı nasıl alındı?

Dönemin Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker, Aralık 2009 sonunda yapılan hayvan sayımında 1 milyon 700 bin baş besilik hayvan olduğunu ve ithalata gerek olmadığını açıkladı. Sadece 1,5 ay sonra 15 Şubat 2010’da hayvanlar ikinci kez sayıldı. Bu kez hayvan sayısının 2 milyon 90 bin baş olduğu, Nisan ayında bir daha sayım yapıldı bu kez besilik hayvan sayısının 2 milyon 200 bin baş olarak açıklandı. Bakan Mehdi Eker, hayvan sayısı 1 milyon 700 bin baş iken bile “sayım yaptırdık yeterli hayvan var ithalata gerek yok” dedi.

Damızlık birlikleri, hayvancılık örgütleri ithalat yapılmayacağını açıkladığı için gazete ilanı ile Bakan Mehdi Eker‘e teşekkür etti. Nisan ayına gelince yapılan sayımda hayvan sayısı 2 milyon 200 bin baş olduğu açıklandı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Avrupa’dan hayvan ithal edileceğini açıklamıştı. Daha önce “ithalata gerek yok” diyen Mehdi Eker, ithalat yaparak et fiyatını düşüreceklerini söyledi.