40 -50 yıl öncesine zaman tünelinde yolculuk yaptığımızda insan ilişkilerine ve sisteme uygun olarak yaşamaya çalışalım.Yada hatıralarımıza geri dönelim.Ekonomide,eğitimde,inançta ve sosyal hayatta nasıl ilişki içinde yaşıyorduk. 
         Ekonomide tarıma dayalı üretim öncelikli olarak yapılırken,gelişmekte olan sanayi üretimi makineler tarım alanına girmemiş,insan gücüne dayalı tarım yapılmaktaydı.Ülke nüfusunun büyük bölümü köylerde yaşamaktaydı.Dedenin,babanın ve çocukların aynı evde beraberce yaşadığı büyük aile yapısı hüküm sürüyordu.Çok çocuklu aileler önem taşıyordu.Arazilerin büyük bölümü mısır tarlası ,daha sonra fındık bahçesine dönüştürülüyordu.Bütün tarım araçları insan gücü ile çalışıyordu.Aileler mahalle içinde,hatta köy içinde imece yoluyla birbirine yardım yaparlardı.Para karşılığı çalışmak yok sayılacak kadar azdı.İmece usulü çalışılarak aileler arazilerini önce mısır tarlasına ,sonrada fındık bahçesine dönüştürdüler.Bugün sahip olduğumuz fındık bahçelerinin büyük bölümü o zamanda dikilen bahçelerdir.Her köyde ilk okul,merkezi yerlerde orta okul ve liseler eğitim hizmeti yapıyordu.Köyün merkezinde bir camisi bulunuyor.Cuma günleri tüm köy halkı camide buluşur,sohbet eder ,köyün ortak sorunlarının giderilmesi için çözümler aranırdı.Dolaysıyla köyün çocukları ve büyükleri birbirini tanır saygı da ,sevgide kusur olmazdı.Tarladan ,bahçeden yorgun dönen insanlar,akşamları bir komşuda toplanırlar sohbet ederek yorgunluklarını giderirlerdi.Büyüklerin sohbetlerini dinlemekle geçirirdi akşamlarını çocuklar.Her ailenin yeteri kadar hayvanı olur.Haftalık ihtiyaçlarını hayvanlarından elde ettikleri mahsulleri pazarda satarak karşılarlardı.Yaz tatilinde köyün bütün çocukları camide Kur'an kursuna giderlerdi.Makinenin üretime girmediği  ,insan gücünün üretime hakim olduğu sistemin adı feodal sistemdir.Yaşamımızda ki süreci devam etmektedir.
          Ekonomide  sanayiye ve hizmet sektörüne dayalı üretim geliştikçe ,tarımda çalışan aileler köylerden göç etmeye başlamışlardır.Şehirlerin göç nedeni ile nüfusu artarken,köylerin  nüfusu hızla düşmeye başladı.Sanayide ve hizmet sektöründe aylık,haftalık ve günlük para karşılığı çalışma imece usulünü ortadan kaldırdı.Köylerde de makineler hızla üretime girdi.Büyük aileler hızla çekirdek aileye dönüştü.Ailede çocuk sayısı azaldı.Köylerde de günlük ücretli çalışma biçimi imecenin yerini aldı.Köylerde mevcut okullar kapanarak taşıma yolu ile merkezlere taşındı.Camiler mahallere yayılarak yaşam buldu.Köyde kalanlar mahallesinde mevcut cami cemaatini tanır oldu.Yazdan yaza bir araya gelen çocuklar birbirine yabancılaştı.Hatta akrabalar bile birbirine yabancılaştılar.Teknoloji ürünü televizyon her aileyi evine kapattı.Mahalle sohbetleri ortadan kalktı.Yapılan yol ağları ile tüketim hizmetleri köylere kadar ulaştı.Köyde fındık bahçesi dışında tarım yapılmaz oldu.Makineler hem tarımda ,hemde evde insan gücünün yerini aldı.Makinelerin üretim gücü olarak  insan gücünün yerine geçmesi ile Kapitalist sisteme geçmiş olduk.
           Üretimde ve tüketimde kullandığımız makineleri ithal ettiğimiz için Emperyalist devletlere bağımlı durumundayız.Dolaysıyla ekonomik ve siyasal olarak bağımsız olarak yaşayamıyoruz.
            Atatürk milli sanayi adımını kurduğu fabrikalarla atmıştı.Ne yazık ki özelleşme adı altında milli sanayi yabancı sanayicilerle ortak yada sahibi yapıldı.Atatürk Cumhuriyetinin özünden uzaklaştıkça ekonomide ve siyasette bağımsızlıktan söz edenler hem kendilerini,hemde Türk milletini kandırırlar.
             TÜRK     MİLLETİ ZEKİDİR,TÜRK MİLLETİ ÇALIŞKANDIR.