Demokrasi bir idare biçimi değildir. Demokrasi, devlet idaresini ele geçirme yöntemidir. Demokrasiler, dünyaya egemen olana kadar, miras yoluyla devlet yönetimi intikal ediyordu. Kralın meşru varisleri iktidar oluyordu.

Miras yoluyla iktidar olma, beraberinde önemli sorunlar getirdi. Varislerden birini arkasına alan kuvvetler iktidar oluyordu. Kıyım başlıyor. Sistem mecburen diktatörlüğe dönüşüyordu.

Diktatörlerden kurtulmanın yolu ise Demokratik Sistemden geçiyordu. J.J. Rousso'nun halk iradesini vekalet yöntemi ile iktidar taşıma fikri kabul gördü. Montesquieu ile kuvvetler ayırımı, Kralın gücünü dengeleyecekti.

Montesquieu'nün fikirleri ABD'de hayata geçirildi.Dünyada ilk defa DEMOKRATİK CUMURİYET, kuvvetler ayrılığını esas alarak,1776 yılında Amerikada kuruldu.

1776 tarihinden itibaren, para ve sermayenin güvenlik limanı ABD olmuştur. Dünya Sermayesi Amerika'ya akmış. Amerika Para ve sermaye imparatorluğuna dönüşmüştür.

Diktatörlük rejimlerinde, hukuk düzeni işlemiyor. Mülkiyetin önemi olmuyordu. Halbuki 1776 Amerikan Anayasası Mülkiyetin kutsallığı üzerine kurulmuştu. Toprağında, mülk sahibi özgürlüğün tadını çıkarıyordu.

Özgürlükden nasibini almak isteyen para sahipleri, Amerika'ya gidiyor ve toprak satın alıyordu. Amerika'ya o kadar çok para girişi oldu ki, 20. yüzyılın başında New-York dünya finans merkezine dönüştü.

Diktatörler ise insanları toprağa hapsediyor. Polis devleti ile varlığını sürdürüyordu. Ancak sermaye kaçışını durduramıyordu.

Sanayi toplumuna dönüşen dünyada, toprağın önemi kalmadı. Sermaye öne geçti. Sermaye toprağa benzemiyor. Uluslararasında kolay taşınıyor. Sermayeye saygı duymayan ülkelerde, anında çıkıyor. Saygılı olan ülkelere doğru gidiyor.

Sermaye kaçıran ülkeler geri kalıyor. Sermaye girişi olan ülkeler ise ilerliyor. Diktatörlüklerde sermaye durmuyor. Zira tiranlar sermayeye güven vermiyor. Sermaye o kadar akışkan ki, en sıkı diktatörlükten dahi kaçıyor.

Sanayi toplumu, SEMAYE BÜYÜMESİ ile ekonomik büyümesini gerçekleştiriyor. Varsayım işsizliktir. Sermaye kaçıran ülkelerin ekonomileri büyümüyor. Aksine küçülüyor. Her küçülme, işsizlik ve fakirlik olarak kendini gösteriyor.

Sermaye çıkışını önlemenin yolu ''Demokratik Hukuk Devleti Prensiplerini'' istisnasız uygulamaktan geçiyor. Kısmi istisnalar dahi, sermaye çıkışını durduramıyor.

Bu nedenle, demokratik hukuk devletine sahip ülkeler ilerliyor. Diktatörlerin egemen olduğu ülkeler geriliyor.