Türkiye'de en çok tartışılan konuların başında özel sektörün dış borcu geliyor. Zira devletin dış borcu artmıyor ve fakat özel sektörün borcu sürekli artıyor.
Özel sektörün dış borcunu, Türkiye'nin borcu addederek, komplo teorileri üretmek moda oldu. Vatandaş, dış borcu yapanın devlet olduğunu zannediyor. Muhalif kesim, sürekli bu konuyu canlı tutuyor.
Uluslararası sermaye hareketlerine serbesti getirildiği zaman, özel sektöre ''borçlanma konusunda'' müdahale edilemez. Neden borçlanıyorsun sorusu dahi sorulamaz. Hükümetin en son yapabildiği, 150 milyon doları aşan borçlanma için ''bilgi verilmesi'' uygulamasından daha ileri gidilemedi.
Özel sektör yurt dışından nasıl borçlanıyor?
Üç metod var. 
1.Yurt dışındaki kendi parası karşılığında borçlanıyor. 
2.Yurt dışındaki ana şirkete borçlanıyor. 
3.Konsorsiyum kredisi alan bankalara döviz üzerinden borçlanıyor.
1. Herhangi bir şirket, yurt dışındaki bankalardan kredi alıyorsa, o şirket kendi parasını kullanıyordur. Zira, yabancı bir banka, garanti almadan Türkiye'deki şirkete kredi açmaz. 1980 lerden beri kullanılan klasik borçlanma yöntemidir. Bu sayede, kişi yurt dışındaki parasını ya da menkul varlığını garanti altına alıyor. Ödediği faizleri gelir vergisi matrahından düşüyor. Bir taşla iki kuş vuruyor.
2. Türkiye'de üretim yapan yabancı şirketler, yurt dışındaki ana ürünü Türkiye'ye pahalı fatura ediyor. Buradaki karı, yurt dışına transfer ediyor. Ticaret hadlerindeki negatif bakiyenin ana nedeni buradan kaynaklanıyor. Bir süre sonra, buradaki şirket kendini finanse edemiyor. Ana şirket, buradaki şirketine kredi açıyor. Kredi ödenemediği zaman, sermayeye ilave ediliyor. Nitekim ödemeler dengesi bilançosunda, her ay 1 milyar dolar civarında kaynağı belirsiz para girişi var. Bir sonraki merkez bankası hesaplarında bu para girişi, özel sektöre borç yazılıyor.
3. Bankalar yurt dışından konsorsiyum kredisi adı altında borç alıyor. Bankaların dış borcuna karşılık hazine kefaleti var. Bu nedenle BDDK bankaları çok sıkı denetliyor. Türk bankalarının öz sermaye yeterlilik katsayısı çok yüksek. Sorunlu krediler için karşılık ayırmışlar. Risk görünmüyor.
Bankalar kendilerini sağlama almak amacıyla, şirketlere döviz üzerinden kredi açıyor. Kur riskini omuzlayan şirketler zor duruma düşebilir. Ancak, borsaya kota şirketlerin tamamında, aldıkları döviz borçları için karşılık gösterdikleri görülüyor. KOBİlerin döviz üzerinden borcunda sorun var. Ancak miktarı önemsiz.
Kobiler dışında, özel sektörün dış borcunda sorun yok. Bir şekilde, borçlar kağıt üzerinde tasfiye ediliyor. Bir önceki makalemde 2002 ile 2017 yılları arasında tasfiye edilen borç miktarının 411 milyar dolar olduğunu yazmış ve bu şekilde off-set işleminin devam ettiğini açıklamıştım.
Dolayısıyla, Türk özel sektörünün dış borcu, kendine özgü yapı taşıyor. Bu nedenle sorun yaratmıyor.