Can sağlığı olduğu müddetçe zaman öyle geçip geçiyor ki hiç birimiz hala farkında değiliz. Çok şükür 16 NİSAN  geldi dayandı. Evetciler ve Hayırcılar bütün Türkiye’mizi gezerek attılar tuttular dağarcıklarında ve beyinlerinde ne
varsa boşalttılar. her tarafı Türk Bayraklarınla süsleyerek bir bayram havası yaşattılar. Düya masraflar yaparak sanki bir seçim ve bayram havası yaşatıldı. Nihayet 16 Nisan tarihi geldi dayandı. DU bakalım ne olacak derken, dananın kuyruğu kopacak erken.Her iki taraf EVET ve Hayır diyenler başımızın tacıdır demelerine rağmen merak ediyorum acaba TACI kim
TAKAÇAK? Hayırlısı olsundan başka bir sözüm yok.
En güzel çıktığımız fotoğraflar, güldüğümüz ve gördüğümüz fotoğraflardır. Herkes fikrini söylesin, hiç birimizin düşünmediği bir fikir bulalım. Umuda destek veren zaferden pay alır. Bence her bitiş çizgisi, bir sonraki yolun başlangıcıdır.Daima hırs, kin, öfke yelkenleri dolduran bir rüzgârdır, asla yön belirlemez.Herkesin olduğu gibi ideallerimiz,çoğunlukla bize değil yaşamımıza aittir. Birilerin fikirlerini değiştirmek istiyorsak,önce kendi fikrimizden başlamalıyız. Görüyoruz ki doğ bile çiçeklerini sert kayalara değil yumuşak topraklara ekiyor.Taraflar anlaşmaları,halin de kazanacaklarından daha fazlasını, atıp tutmalarında, ona buna sataşmalarında, fazlasını kaybederler, uzlaşıp anlaşmaları durumunda ise darılmada geçen zamanlar da dünyanın bütün kayıpları kimsenin kazancı değildir. Netice: Demokrasi, azınlıkların çoğunluk olmaya gereksinme duymadıkları bir yönetim biçimidir.
Demokrasi! Hiçbir harfi bile iki tane değil.