Giresun'da dev dalgalar yolu trafiğe kapadı..!!
Haberi ilk gördüğümde dedim ki;
"Doğayla ilişkilerimiz sıkıntılı. Her yeri yıkıp yakıyoruz.. Hava koşullarının agresifleşmesinin başlıca nedeni, yapılan bu doğa katliamları.. Kesilen ağaçlar, dinamitlerle yerle bir edilen dağlar, ovalar, göller, nehirler....
Denizi doldurmak da bir doğa katliamıdır... Ve neticesinde, doğa geri alır, sende bırakmaz.."
Sonra laf lafı açtı dedim ki;
"Sonra da bu hortumlar, fırtınalar, depremler bu kadar hasar verip, bu kadar can aldığında, fıtrata sarılıyoruz... Fıtrat yalnızca bize mi fıtrat? Bilimin ve aydınlanmanın ışığında fıtrat farklı işliyor, (sözde) dinin gölgesinde farklı, öyle mi??
Hem doğayı altüst et, hem bilim ve teknolojiyi önemseme, hem maddiyatı insan hayatına ve doğaya tercih et, sadece gözünü yum ve dine sarıl de, sonra da olanı biteni fıtrata bağla.. 
Yok öyle yağma...
Japonların fıtratı torpilli mi?
Adamların dinsel inancı da sıkıntılı bize göre.....!!!!
Ama fıtratları torpilli...!!
Ha diyeceksiniz tsunami torpil dinlemedi, ezdi geçti..
Evet haklısınız ama en azından bu olaydan çıkardıkları derslerle aldıkları önlemler sayesinde fıtratlarındaki torpili genişletmeyi becerebiliyorlar.. 
Biz napıyoruz?
Biz 'kaderimiz' deyip oturuyoruz...
Dünyada olan bitenin kutsal kitapta yazıp yazmadığını tartışmaktan öteye gidemiyoruz.. Dünyadaki bilimadamları bişey bulsa, 'kitapta yazıyor bu' diyoruz ve fıtratımıza sarılarak uyumaya devam ediyoruz.. 
(Kesin bizdeki bilimadamlarının dinsizliğinden.. Kutsal kitabı daha fazla okusalardı, herkesten önce bulurlardı..!!!
Demek ki onlar bizim kitabı bizden fazla okuyor...!!
Cümle yeni nesil imamhatipe doluştuğuna göre, önümüzdeki 10 yıl içinde yeni buluşlar yağmur gibi yağacak kafamıza desenize..!!.)
(Kitapta herşey yazıyor madem, sen neden sadece korkutmakla yetiniyorsun? 
Ne sorsak, neyi kurcalasak... Sus diyorsun sadece, sus ve iman et..! Sonra da korkutuyorsun; inanmazsan, şöyle zulüm göreceksin, şöyle yanacaksın falan filan.. 
Bizi korkutmayı seçeceğine, yazılanları bul, bul ve insanlığın hizmetine sun.. Bu sayede korkutmana gerek kalmadan inandıracaksın insanları.. Emin ol.. 
Ne o, yoksa yazmıyor mu?.. )
Bilimin ışığında hareket edenlere tanrı da yardım ediyor.. Fıtrat torba yasasındaki bazı kanun maddelerinin yürütmesini durduruyor, artık o sebepten ölmüyorsun... Samsun'da olduğu gibi; dere yatağına ev yapmıyorsun ve insanlar evlerinde boğularak ölmüyor mesela.. Ya da madene yaşam odası alıyorsun, Şili'deki gibi kurtuluyor madenciler..
Fıtrat torbasından iki kanun kalktı bak..!
Daha önce aynı olay 1999 ve 2009 olmak üzere iki kere daha başına geldi Giresun'un... Bu gidişle daha çok başına gelecek bu gibi doğa olayları.. 
Sahilinde bunlar olurken yükseklerindeki 'hes' faciası tüm şiddetiyle devam etmekte.. Bi gidip görseniz, ağlayasınız gelir.. Daha önceki halini çok iyi bildiğim ve o ağaçlarla kaplı yemyeşil doğa, berbat görünüyor.. Her taraf toz toprak içinde, yeşilliğin yerini çölümsü bir grilik almış... Dereler akmıyor.. 
İşin ilginci, Giresunlular bu katliama göz yumuyor... Hatta destek oluyor..
Geçen sene yayladaki bir hes inşaatına yakın bir yerde kamp yaparken, köylüler geldi yanımıza.. Yabancı olsanız size balık tutturmazdık dedi bi tanesi.. Bilinçsiz avlanmadan dolayı alabalığın nesli tükeniyormuş.. 
Haklısın dedik, ama bu hes'ler neyin nesi? 
Bunlar da mı tanıdık?
Hes inşaatında çalıştıkları ve para kazandıkları için laf söyletmiyorlar bile hes'lere...
Bütün bu yüksek dalgalar, rüzgarlar, seller hep hes'lerin yüzünden oluyor... Denizi doldurmak da cabası tabi... 
Eloğlu dağlardan söktüğü araziyi denize dökerek sana yaşam alanı yaratmaya çalışıyor ey Giresunlu kardeşim... Sen yeterki şehirde yaşa, şehirden ayrılma, dünya harikası dağlara sakın çıkma diyor eloğlu.. Ben sana denizi doldurup yeni yaşam alanları yaratırım.. Hatta sana bu kötülüğü yaparken de seni çalıştırırım... 
Sana düşen fıtratına sarılıp uyumak..."
En sonunda da dedim ki;
"Hes'tiret gitsin!!!.."