''Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; çok önemli ve her devlet gibi bizim için de çok gerekli bir kurum olan Millî İstihbarat Teşkilatıyla ilgili öneri nedeniyle huzurunuzdayım çünkü ülkemize önemli hizmetlerde bulunmuş olduğunu kabul etsek de bu öneriyle bizden, çok tehlikeli bir canavar yaratmamız isteniyor.

 MİT bu ülkeye elbet önemli hizmetler yapmıştır ama kabul edelim ki MİT, öte yandan faili meçhul kalmış pek çok olayın içinde yahut yanında ismi geçen bir kurumdur. Daha da fenası, MİT, maalesef işitme ve görme engelli bir kuruluştur, o kadar ki kendi başkanının bile gafil avlanmasını önleyememiştir. Sizin şikâyetçi olduğunuz 17 ve 25 Aralık operasyonlarını MİT de sizin gibi, benim gibi gazetelerden öğrendi. Uludere faciasının MİT neresindedir hâlâ belli değildir. Lafı uzatmaya gerek yok dostlarım, MİT’in bunca yıldır Hükümeti devirme amaçlı hiçbir müdahaleyi veya darbeyi Hükümete haber vermemiş olma gibi vahim bir sabıkası vardır. Buna rağmen bu teşkilatla ilgili olarak huzurunuza öyle bir öneri geldi ki Anayasa’da çiğnenmedik ilke bırakmıyor. Örneğin MİT’e hiçbir kanuna uymadan gerekli gördüğü her suçu işleyip ceza almadan yürüyüp gitme hakkı veriliyor. Nitekim öneri MİT’e mahkeme kararı olmadan “görev gereği” diyerek her türlü araca gerece el koyma, işlediği suça el koyan savcıyı engelleme, sınırsız ve hukuksuz dinleme, “Senin MİT mensubu olup olmadığını ne bileyim?” diyen insanı en az üç yıl hapse attırma, şirket sırrı, banka sırrı, meslek sırrı, doktor, avukat, gazeteci dinlemeden herkesin sırlarını talep edip alma hak ve yetkilerini veriyor. Ama bu kadar pervasız hâle getirdiğimiz MİT’i denetleyecek hiçbir şey getirilen öneride yoktu. Şimdi, Sayın Başbakan Yardımcısının bunu telafiye çalıştığını memnuniyetle görüyoruz ama altından ne çıkacak hâlâ bilmiyoruz.

 Üzerinde söz aldığım 8’inci madde ise ayrıca vahim bir düzenleme getiriyor. Sayın Atalay’ın konuşmalarından bu maddeyi de iyileştirmeye çalıştıklarını öğrendik. Getirdikleri modelde ısrar etselerdi bir suç söz konusu olunca gazete yahut yayınevi sahibini de hapse atmak gerekecekti. Amaç gazete sahibini acımasız bir sansür memuruna dönüştürmekti. Sayın Beşir Atalay bundan vazgeçmekle çok doğru yaptı, teşekkür etmek isterim. Ama maalesef gazetecilerin haber kaynaklarını açıklamama hakkını korumadı. Oysa, bu hak da ilk defa yasaya Sayın Atalay’ın gayretiyle girmişti. Bu, hazin ve vahim bir çelişkidir dostlarım. Umarım Sayın Bakan bundan döner.

 Sayın milletvekilleri, görüştüğümüz önerinin sakıncalı hükümleri sadece bunlardan ibaret değildir. Diyelim ki bir şirketin sahibi yahut yöneticisisiniz. Karışınıza bir gün tanımadığınız, bilmediğiniz biri gelir de “Şirketinizle ilgili şu şu bilgileri -örneğin tüm alacaklarınızı, borçlarınızı- öğrenmek istiyorum. Ben MİT mensubuyum. “ derse, ya onun istediğini yerine getirmeniz yahut beş yıla kadar hapiste yapmayı göze almanız gerekecektir. Hadi, diyelim ki, MİT’in faaliyetleri hakkında haber yahut yazı yayınlamak yürürlükteki yasaya göre de suçtur. Peki ama “MİT Müsteşarının adı Hakan Fidan’dır.” diye yazmanız bile bu öneriye göre en az üç yıl hapsi gerektiren bir suç olmaktadır çünkü artık MİT mensupları hakkında yayın yapmanın cezası budur.
 
Saygıdeğer milletvekilleri, bu öneriyi kabul ederseniz bir noktayı lütfen eksik bırakmayınız. Millî İstihbarat Teşkilatının adını millî muhaberat teşkilatına çeviriniz çünkü yaratacağınız canavara ancak bu isim yaraşır.Haber Merkezi
Editör: Haber Merkezi