Insan doğasındaki evrimleşme çok yavaş seyrediyor. Ekonomik evrimleşme ise çok hızlı gelişiyor. Biyolojik akıl ile ekonomik akıl arasında ortaya çıkan fark eğitim ile kapatılabiliyor.
Ekonomik evrimleşme üretim yapısına bağlı olarak gerçekleşiyor. Tarıma dayalı üretim aşamasını, sanayi üretimi takip ediyor. İleri sanayi toplumları bilgi toplumuna evrimleşiyor.
Tarımsal üretimin talep ettiği bilgi seviyesi çok düşük. Okuma, yazmaya gereksinim duyulmuyor. Din adamları ve yöneticilerin düşük seviyedeki bilgileri toplum için yeterli oluyor. Tarım toplumunda bilinmeyenler çok fazla. Olgular doğmalara göre açıklanıyor. Bunun başında din geliyor.
Sanayi üretimine geçildiği zaman insanlar belli bir eğitim seviyesine ulaşmak zorunda kalıyor. Zira makinenin dilinden anlamak için insanın okur-yazar olması gerekiyor.
İlk defa sanayinin gerçekleştiği Ingiltere'de işçilere eğitim verilmesinin amacı insanın makineye zarar vermesini önlemek idi. Daha sonra, makinenin insana zarar vermesini önlemek amaç edinildi.
Sanayi üretimi çok fazla bilgi talep ediyor. Bu talep eğitim ile karşılanmak mecburiyeti doğuyor. Almanya sanayileşme sürecine Ingiltere'den geç başladı. Almanya teknik okullar sayesinde Ingiltere ile arasındaki farkı kısa sürede kapattı ve bir süre sonra İngiltereyi geçti. Bu başarının gerisinde Alman Teknik Liseleri ve teknik bilgi yatıyor.
Sanayiye geçiş sürecindeki Türkiye üretim bilgisi veren Teknik Liseleri ihmal ediyor. Dindar nesil yaratmak amacıyla İmam Hatip Liselerine önem veriliyor. İmam yetiştiren bu okulların üretim ile uzaktan yakından alakaları yok. Aksine üretime katılmayan ve fakat bölüşümden pay alan asalak bir sınıf ortaya çıkıyor.
Teknik liseleri ihmal eden Türkiye üretimin bel kemiği olan mekanikçi, elektrikçi gibi melsekleri usta-çırak ilişkisiyle öğreniyor. Verim artırıcı üretim bilgilerine geç ulaşıyor. Mevcut eğitim sistemi, sanayiden tamamen kopuk müfredat ile üretim bilgisinden uzak, mesleksız insan yetiştirmeye devam ediyor.
Türkiye "bilgi toplumuna" ulaşma yarısında geri kalıyor.