1870'li yıllarda Ingiltere Başbakanı Disraili , İngiliz Parlamentosuna "Osmanlı İmparatorluğu bölünmediği taktirde İngiliz Emperyalizminin sonlanacağını" söylüyordu.

Disraili Yahudi kökenliydi. Ekonomiyi çok iyi biliyordu. İngiltere'nin üstünlüğü sanayileşmeden geliyordu. Bir toplumun sanayileşmesi ise talep sayesinde gerçekleşiyordu. Yeterli talep olmadığı taktirde ülkeler sanayileşmiyor ve geri kalıyordu.

Osmanlı küçük devletlere bölündüğü zaman her ülkenin toplam talebi küçülecek ve sanayileşemeyecekti. İngiltere bu politikayı uygulamak üzere harekete geçti. Araplara ülke vaad etti. Onları Osmanlıya karşı ayaklandırdı. Birinci Dünya Savaşını kazandı. Disraili politikası gereği, Osmanlı parçalandı ve 32 devlet ortaya çıktı.

Aradan yüz yıl geçti. Türkiye hariç Osmanlıdan ayrılarak kurulan devletlerin hiç biri sanayileşemedi. İngilizler Araplara verdiği sözü de tutmadı. Arap dünyasını param parça etti. Osmanlı'dan ayrılan milletler Türkleri arar oldu.

İkinci Dünya Savaşından sonra işler değişti. 1944 yılında Bretton Woods para anlaşmasıyla Dolar dünya parası olarak kabul edildi. Dolar İngiliz İmparatorluğunu Disraili'nin beklemediği şekilde sonlandırdı.

Amerikan Dolarını özel kişilerin sahip olduğu FED adındaki banka basıyor. Para basan bu insanlar servete ve iktidara doymuyor. Dolar sayesinde Dünya Para İmparatorluğu kurdular.

Sadece paraya egemen olmakla tüm dünyayı idare etmenin sırrına ulaşan bankerler "böl ve yönet" stratejisinin önemini kavradılar. Küçük devletler sadece üretimde geri kalmıyor, bankerler ile rekabet edecek finans gücü de yaratamıyor.

Bankerler dünyayı küçük devletlere bölerek evrensel egemenlik kurma peşindeler. Bu amaçla "etnik ve mezhep ayrıcalığı" gibi toplumsal sorunları derinleştiriyor. Halkları birbirlerine düşman ediyor.