Ünlü Türk komutan Atilla'nın Roma'yı kuşatmasından itibaren Papa "paranın gücünü" anlamıştı. Papa Leo sandıklar dolusu altını Atilla'ya vererek 451 yılında kuşatmayı kaldırdı. Roma'da tek söz Kilise'ye geçti.
Kilise, paranın gücü yerine "ilahi gücü kullandığını" söylüyordu. Ama para toplamaktan da geri kalmıyordu. Roma Katolik Kilisesi'nin misyonerleri, fakir ülkelere din kitabı olan İncil ile gidiyor. Fakirler ellerinde kitapla uyanıyordu. Kitap karşılığı servetlerinin Kiliseye geçtiğini çok azı fark ediyordu.
Roma Katolik Kilisesi dünyanın en zengin kurumuna dönüştü. Ancak, para ile "insanlar nasıl idere edilebilir" sanatını öğrenemedi ve beceremedi.
Haçlı seferleri sırasında, Papa istihbarat ve emirlerini Papaz kılığındaki Atlı Askerler ile uyguluyordu. Bu askerler, beyaz elbise üzerine kırmızı haç taşıyan uzun elbiseler giyerdi. Haçlılar Küdüsü işgal edince "Süleyman Mabedi'nin korunmasını" bunlara verdiler. Papanın emrini uygulayan, Papaz askerlere "Tapınak Şovalyeleri" ismi verildi.
Şovalyelerin görevi. Papa adına Hıristiyan Hacıların güvenliğini sağlamaktı. Ancak onlar başka bir amaçla hareket ediyorlardı. Amaçları Süleyman Mabedinin yıkıntıları altına saklanmış "Yahudilerin kutsal sandığını" bulmak idi.
1200 lü yıllara gelindiğinde Avrupa'da, Tapınak Şovalyeleri güç olarak ortaya çıktılar. Bankacılıgın ilkel formunu uyguluyorlardı. Paris'de emanet olarak verilen altınları, şifreli belgelere bağlayarak Kudüs'te teslim ediyorlardı. Kazandıkları paraları, Krallara, toprak sahibi Aristokratlara kredi olarak veriyorlardı. Kredi vermenin yarttığı gücü fark ettiler.
Din gücü ile para gücü arasındaki mücadele 1300 lü yıllarda ayyuka çıktı. Papa,eski dostları olan Tapınak Şovalyelerinin "güç kullanmasından" korkmaya başladı. Tapınakçılardan, borç para alan Fransız Kralı da zor durumdaydı. Papa ve Fransız Kralı aralarında anlaştılar. 1314 yılında Tapınakçıların Lideri Paris'de "canlı canlı yakılarak" idam edildi. Tapınakçılar illegal sayıldılar. Bir gecede tüm teşkilat izini kaybettirdi.
Paranın gücü ile din gücü arasındaki mücadele durmadı. Avrupa'da başlayan reform ve rönesans devrimlerinin arkasında para vardı. Sonunda, paracılar 1789 Fransız devirimi ile başarıya ulaştılar.
1789 yılında kurulan idam makinesi "Giyotin" ile başı kesilenlerin yüzde 90'ı din adamı papazlar idi. Kralın idam edildiği gün, sokaklarda "intikamın alındı Moley" diye bağıran insanlar olduğunu Fransız gazeteleri yazıyor. Moley ise Tapınak Şovalyelerinin Pariste idam edilen son başkanıydı.
Fransız devrimi ile, Papa'nın gücü sarsıldı. Güç paraya geçti.
Bankerler çok geçmeden gücü sonuna kadar kullanmaya başladılar. 1815 yılındaki Waterloo Savaşı için hem Napolyona, hem de Ingiliz Kralına kredi açtılar. Savası Napolyon kaybetti. Kazanan Bankerlerdi. Borca karşılık Fransız Merkez Bankasını devraldılar.
Birinci Dünya Savaşını "para egemeni bankerler" çıkardı. Amaçları hanedanları yıkmak idi. Tarihten gelen hanedenlar devlet yönetiminde kaldıkları sürece, paranın gücünü kullanarak insanları yönetmek mümkün olamazdı.Ingilizler hariç, hanedanların tamamı yıkıldı.
Şimdi hedefte Ingilizler vardı. Zira, güneş batmaz Kraliçenin devleti altın biriktiriyordu. Bu gücün Ingiliz Devletinden alınması için yeni bir savaşa ihtiyaç vardı.Başka türlü Ingiliz Sterlininin uluslar arası geçerli para olma işlevi sonlanamazdı.
Ingiliz Sterlini yerine "kendi bastıkları doları" egemen kılmak amacıyla Ikinci Dünya Savaşını çıkardılar. Savaşı çıkarmak amacıyla, Birinci Dünya Savaşından yenik çıkan ve borç batağındaki Almanyanın Merkez Bankasını, borca karşılık satın aldılar. Alman Savaş makinesini onardılar.
Daha ikinci dünya savaşı bitmeden 1944 yılında Bretton Woods para anlaşması ile "Doları" dünya parası ilan ettiler. Borç ile ikinci dünya savaşını yapan Ingiliz Imparatorluğu savaşı kazandı. Ama, gücünü bankerlere kaptırdı.
Bankerler, o günden beri "dolar ile dünyayı" idere ediyor. Papanın dine dayalı gücü, paranın gücü karşısında iş görmüyor.