Ekonomik sistem işliyor. Piyasalarda seçim sonucunda Parlamenter aritmetiğin değiştiğine ilişkin heyecan ve karamsarlık yok. Herkes işine bakıyor. Sistem oturmuş. Ekonomi kendi kendini idare ediyor.

Açıkça söylemek gerekirse daha da iyi idare ediyor.
Seçim yapıldığı tarihten beri kurlar istikrar kazandı. Kurumlar siyasetin etkisinde kalmadan ekonomik kurallara göre karar veriyor. Ekonomik rasyonalite giderek iktisadi hayata egemen oluyor.

Ulusal hasıla içerisinde devletin payı giderek azalıyor. 15 yıl önce Türk ekonomisinde devletin payı yüzde 45 civarında idi. Böyle bir ekonomide üretim ve tüketim yapısı doğrudan devlet kararlarına ve hükumete bağlı idi. Bu nedenle piyasa seçim sonuçlarına endeksleniyordu.

2015 yılı bütçesine bakıldığı zaman 471 milyar lira olduğu görülüyor. Bütçeye göre devletin milli gelir içerisindeki payı yüzde 19 civarında. Yani, son 15 yılda devlet üretimden ve tüketimden yüzde 26 oranında uzaklaşmış. İşi özel sektöre bırakmış. Özel sektör ekonomik kurallara göre üretiyor. İşine bakıyor. Devletten beklentisi yok.

Devlet bütçesine baktığımız zaman yatırıma 41 milyar lira ayrılmış. Geri kalan 430 milyar lira cari harcama.Yani memur ve askerlerin maaşı ile sosyal güvenlik giderleri. Hükumet kim olursa olsun bu ekonomik realiteye uymak zorunda. Memurun maaşı verilecek, sosyal güvenlik giderleri ödenecek, amortisman yatırımları yapılacak, eksik kalmış inşatlar tamamlanacak.

Yatırıma ayrılan 41 milyar lira çok düşük. Bu rakam ulusal hasılanın yüzde 2 sinden daha az. Yani devlet yatırımları ekonomik açıdan önemini kaybetmiş. Türkiye ''yap işlet devret '' metodu ile kamu yatırımlarını gerçekleştiriyor.

Bankacılık sistemine bakıldığı zaman, verilen krediler tasarruflardan daha fazla.Yani, tasarrufların tamamını özel sektör yatırıma dönüştürüyor. Ulusal hasılanın yüzde 12 si kadar tasarruf yapıldığı biliniyor. Milli gelir 840 milyar dolar olduğuna göre Türkiye 100 milyar dolar civarında tasarruf ediyor ve bu yatırımı fiilen gerçekleştiriyor. Yani özel sektör 270 milyar lira yatırım harcaması yapıyor. Devletin 41 milyar liralık yatırım harcaması özel sektör yatırımı karşısında önemsizleşiyor.

Devlet ekonomik alandan çekiliyor. Hükumetin varlığı siyasi açıdan önem kazanıyor. Bu önem uluslar arası siyaset açısından en yüksek noktaya çıkmış durumda.

Uluslar arası politikayı Ulu Önder Atatürk ''Yurtta sulh dünyada sulh'' diyerek çok güzel tarif etmiş. Bu kurala uyulsun yeter.