Ateş düştüğü yeri yakar. Emeklimiz aldığı para ile geçinemiyor. Emekli maaşları ekonomiye yük oldu diye yazdığım zaman, bana kızıyor. Emeklilikte yaşa takılanlar ise yıllarca prim ödedim, emeklilik hakkım diyerek bana kızıyor.

Ancak, benim ortaya koyduğum olgu GÖRÜŞ değildir. Görüşe karşı çıkabilir, eleştirebilir, farklı bir tez ortaya konulabilir. Ancak, benim yazılarım TESPİT dir. Ben de bir emekliyim ve ekonomik açıdan meydana çıkan olayın, sebep ve sonuçlarını saptıyorum

12 Milyon emeklimiz var. Çalışan sayısı, 29 milyon civarında. Çalışanların ödediği emekli primleri, emekli maaşlarını ödemiyor. Farkı devlet vergi toplayarak karşılıyor. Yıllardan beri devam eden bu olgu, sonunda, bütçenin açık vermesine neden oldu. Açığın başka nedenleri de var. İsraf gibi. Ancak onların oransal ölçümü düşük. Açığın yüzde 90 nedeni emekli maaşlarıdır.

Sn. Bakan ''iki yılda 634 milyar lira emeklilere ödeme yaptık'' diye övünüyor. Emekli ise şikayetçi ve ''yetmez'' diyor. Gerçekten emekli maaşı yetmiyor.

Bir de gücümüze bakalım; Geçen yıl toplam bütçemiz 762 milyar lira idi. Bu duruma göre, iki yılda 2019 yılı bütçesinin 3/4 ünden fazla emeklilere ödeme yapılmış.

Ekonomi bu ödemeyi karşılayamaz. Bütçe açığı ve enflasyon olarak tepki verir. Verileni geri alır. Alan da veren de rahatsız olur. Çünkü, devletin tek gideri SGK değilki. Askeri var, polisi var, memuru var, silah alacak, amortismanları yenileyecek...

Peki neden, muhalefet dahil siyasiler sorunu gündeme taşımıyor ?

Cevap çok basit, 12 milyon emeklinin tamamı oy kullanıyor. Emekli oyları iktidarı tayin ediyor.

Demokrasinin en önemli zaafının POPULİZM olduğunu, bu gerçek gösteriyor. Ancak, ekonomi ve bütçe açıkları alarm veriyor. Ekonomik prensiplere uymayan her uygulama, karşısında ekonomik kanunları bulur. Ekonomik yasaların acıması yoktur. İnsan iradesiyle de engellenemiyor.