Ekonomik kriz önce finans kesiminde kendini gösteriyor. Bu aşamada çözülmez ise reel kesime atlıyor.
Üretim ve tüketimin egemen olduğu reel kesimde önce yatırımlar azalıyor. Tüketim daralıyor. Tüketim daralmasina bağlı olarak üretilen ürün satılamıyor. Durgunluk başlıyor. Stoklar artıyor. Artan stoklar karşısında, üretime ara veriliyor. İşsizlik artıyor.
Bu nedenle finansal sektördeki krizin, reel kesime yansımadan durdurulması şart. Finans kesiminde "para ve faiz " olmak üzere iki önemli faktör var. Bunları kullanarak finansal kriz yaratılabilir. Aynı zamanda finansal kriz önlenebilir.
Kuralın işleyişi çok basit.
Ekonoik büyürken, paraya ilave talep geliyor. Bütün mesle, ekonomideki büyüme oranına tekabül edecek para miktarını önceden piyasaya sürmektir. Zira bu gün piyasya sürülen para 6 ay gibi gecikme ile reel ekonomide sonuç yaratıyor. Bu nedenle gelecekte oluşacak büyüme oranını hesaplama mecburiyeti var.
Ekonominin büyüme oranına tekabül edecek miktardan daha az piyasaya para sürülür ise deflasyon, daha çok para sürülür ise enflasyon meydana geliyor.
Ikinci faktör faizdir. Uluslar arası sermaye akımları serbest bırakıldığı zaman, sermaye nerede yüksek faiz var ise oraya akıyor. Ölçü Libor faizidir. Reel anlamda Libor faizinden daha az faiz uygulayan ülkelerde finans kapital duramıyor. Kapital çıkışı, dövize talep yaratıyor. Kurlar önce yavaşça yükseliyor. Kritik noktaya ulaşınca artarak yükselmeye devam ediyor.
Bizim ekonomimiz son bir yılda, ikinci tarife uyan krize yakalandı. Bir yıl önce yapılan uyarılara dikkat edilmedi. Zira siyasi otoritede "faiz saplantısı" var. Zamanında politika faizi piyasa faizi seviyesine çıkarılmış olsaydı, dolar kuru şu anda 3. Tl civarında olurdu.
Dolar kurundaki artış, reel sektöre epey yansıdı. Ekonomi durgunluğa girdi. Özel sektör yatırımları beklemede. Ekonomi otoriteler ise halen radikal tedbirler almaktan çok uzak.
Sadece "geç likidite pencere faiz uygulaması" yetmez. Bir an önce politika faizini yüzde 12 ye çıkarmak gerekiyor.