2012 yılından beri, Türkiye'ye Suriye'den göç devam ediyor. Göçü önlemek amacıyla, Suriye'nin Kuzeyinde "GÜVENLİK BÖLGESİ" kurulmasını talep ediyorduk. Amerika ve Rusya bu öneriye karşı çıkıyordu.
Dün akşam ABD, Türkiye sınırından 30 Km. içeride olmak üzere "Suriye'de Güvenli Bölge kurulması" yönünde teklifte bulundu. Ancak, köprünün altından çok sular geçti.
Türkiye'nin teklif ettiği dönemde, 4700 TIR dolusu silah getirilip PKK-PYD teröristlerine verilmiş değildi. Nitekim, Dış İşleri Bakanı Sn Çavuşoğlu "önce ABD ile aramızdaki güvenlik sorununu çözmemiz gerekir" diyor.
Tarih tekerrür ediyor. Saddam döneminde Irak'ın Kuzeyinde "Kürtler için güvenlik bölgesi kurulmuş" idi. İncirlikte üstlenen çekiç güç ile Kürt Bölgesi Saddam'a karşı korunmuştu. Benzer bir durum, Suriye'de uygulanmak isteniyor.
Peki, 4700 TIR dolusu getirilen ve PYD-PKK teröristlerine verilen silahlar ne olacak?
Amerikalılar aptalı oynuyor. Vekalet savaşı vermek amacıyla oluşturduğu terörist gücü, Güvenlik Bölgesi adı altında korumak istiyor.
İki müttefik arasına "güvenlik sorunu" girdiği zaman ittifak bozulur. Amerika ile Türkiye arasındaki "stratejik ortak" söylemi sona erdi. Türkiye, Amerika'ya kesinlikle güvenmiyor.
Suriye meselesinde Türkiye'nin çıkarı belli oldu. Turkiye-Rusya-İran ve Suriye'nin çıkarları özdeş hale geldi. Dört ülke birlikte hareket ettikleri taktirde, Suriye'nin toprak bütünlüğü korunur. Uluslar arası toplumun talebi de bu yönde.
Uluslar arası siyasette "hissiyata" yer yoktur. Bu durumu en iyi şekilde İngiliz Kraliçesi Victoria ifade etmişti. Kraliçe Victoria "İngiltere'nin sürekli dostları ve sürekli düşmanları yoktur. Sürekli çıkarları vardır" diyordu.
Real Politika, Türkiye'nin Suriye (Esad) ile anlaşmasına mecburiyet getiriyor.