Bu gün, Rus Devlet Başkanı Putin "Türkiye'ye nükleer saldırı olduğu taktirde Rusya bunu karşılıksız bırakmayacaktır. Türkiye, Rusya'nın müttefikidir" diye uluslar arası topluma sesleniyor.
Duy da inanma. Türkiye 1952 yılında Rusya'nın nükleer tehdidi karşısında Nato'ya girmiş idi. Aradan geçen 66 yıl sonra, ne oldu da Rusya Türkiye'yi müttefik olarak tanımlıyor.
Nato'nun Türkiye'ye karşı iki yüzlü davranışları böyle bir sonucun kendiliğinden doğmasına sebep oldu. Nato Antlaşmasına göre "taraflar birbirlerinin güvenliğini garanti" etmişlerdi. Bir tarafın "güvenliği riske girdiği zaman" taraflar birlikte harekete geçeceklerdi.
Suriye olaylarında gerçek ortaya çıktı. Nato "Türkiye'nin güvenliği" ile ilgilenmiyor. Aksine, Türkiye'ye "güvenlik sorunu" yaratıyor.
ABD, Nato'nun lider ülkesidir. Buna rağmen, ABD "Türkiye düşmanı Kürtlere modern silahlar veriyor, askeri eğitim imkanı sağlıyor, Kürtlerden ordu kuracağını söylüyor, PYD/PKK teröristlerine maaş" bağlıyor.
Rusya ise, Afrin hava sahasını Türklere açıyor. Müttefik gibi davranıyor. Putin "Türkiye bizim müttefikimizdir" diye beyanat veriyor.
Bir tarafta Nato'ya müttefikiz. Diğer tarafta, Nato'nun kuruluş amacına hedef olan Rusya var.
Uluslar arası politikada "düşmanımın düşmanı dostumdur" anlayışı her koşulda işlevini sürdürüyor.
ABD ve Nato yazılı taahhütlerine sadık kalmıyor. Münbiç'den PYD/PKK'nın çekileceği konusunda söz veriyor. Fakat bu sözler inandırıcı degil. Zira, Münbiçte teröristler siper kazıyor. Amerika seyrediyor.
Müttefik olmasına ve yazılı taahhütlerine rağmen, Türkiye'ye karşı düşmanca tavır içerisinde olan Nato ülkeleri ile dostane ilişkilerin devamı zor. Buna rağmen, dostane ilişkileri geliştirmek isteyen Rusya ile yakınlaşmak daha kolay görünüyor.
Rusya'nın, Türkiye'yi müttefik olarak tanımlaması, başta ABD olmak üzere Nato'yu çok fena sarstı. Putin'in bu günkü beyanı üzerine, uluslar arası toplum yeni ittifakların ortaya çıkacağına kesin gözü ile bakıyor.