Para-banka konusu muammalar ile doludur. Bu konuda atılacak yanlış adımlar ekonomiyi çökertmekle kalmaz, ülkeyi de perişan eder.
1990'lı yıllarda Marmara Üniversitesi İngilizce İktisat bölümünde ders veriyorum. Para ve sermaye piyasası konusundaki derslerime iktisat doçentlerinin girdiğini gördüm. Merakımı mucip oldu.
"Beni mi denetliyorsunuz" diye sordum.
"Hayır hocam, para-banka konusunda o kadar cahiliz ki sizi dinlemek ihtiyacını duyduk" diye cevap verdikleri zaman, ekonomi biliminin dahi konuyu açıklamakta acizlik içerisinde olduğunu fark ettim.
Dünya para imparatorları, paranın sırlarını hiç kimse ile paylaşmak istemiyor. Üniversitelerdeki ekonomi kitaplarında "para-banka" konusu detaylı incelenmiyor. Bilinçli olarak ekonomi yerine "işletmecilik" programları öne çıkarılıyor.
Parayı kontrol eden otorite, ekonomi ve siyaseti de denetiminde tutabiliyor. Tipik örneği Amerika'dır.
Washingtonu ziyaret edenler fark edebilir. Bir köşede 100 bin metrekareden daha büyük Pentegon askeri binası, diğer tarafta muazzam Parlamento binası. Ve küçücük FED binasına dikkat ediniz.
Amerikalı kendini farklı bir millet zan ediyor. Görünüşe bakarak Amerikalı olmakla övünüyor. Pentegon'un büyüklüğüne aldanıyor. Kongre binasına bakarak, Demokratik bir sistemde yaşadığını düşünüyor. Realitede ise bunların tamamı illüzyondur.
Washingtondaki küçücük binada mevcut FED'in sahibi olan bankerler, Amerika'yı ve dünyayı doları kullanarak yönetiyor. Bankerlerin çıkarı, Amerikan çıkarı olarak zavallı Amerikalıya medya kanalıyla sürekli pompalanıyor.
Para ve bankacılıkta egemenliğini kaybeden toplumlar siyasal egemenliklerini bankerlere kaptırıyor.