Bundan tam altı yıl önce ben çok zenginim, benim çok param var diyerek, Eski kulüp başkanımızın da olurunu aldıktan sonra Ordu spor kulüp başkanlığına aday olan zengin iş adamı, daha önce futbol ile ilgisi olmamasına rağmen iş hayatında da itibar kazanmak için başkan olma planları yaparak iler ki; yıllar için  vaatler verir.

                Bu iş adamı ‘’Kulüp Başkanı ’’ sıfatıyla’’ görev tanımları daha belli olmadan yanlarına yakınlarını, arkadaşlarını ve çok sevdiği insanları alarak yola çıkar. İstedikleri gibi teknik direktör , istedikleri gibi sportif direktör,  istedikleri futbol şube sorumlusu getirip, götürürler. Ha bazen  bunlar yetmezmiş gibi takımın bir ‘’abi’’ ye ihtiyacı var deyip idman sahalarına ve tesislerine biri daha görevlendirilir. Transferi kimi zaman başkan kendisi, kimi zaman da sportif şube sorumlusu ve ‘’abi’’ diye adlandırılan beden eğitmeni yapar. Buraya gelen teknik direktörün işi antreman  yaptırmak. Hiç bir şey belli değil. Başarı kendilerinin, başarısızlık taraftarın ve Ordu halkının. Aynı zamanda başarısızlık anında yönetim içerisinde (kardeşler)arasında demek daha faydalı olur, birbirlerini suçlarlar. Hatanın kimde olduğunu bilemezsiniz. Çünkü, şeffaf yönetim yoktur.  Ordu spor kulübünde yaşanan sık sık teknik direktör ve futbolcu değişiklikleri, takımın kimliğinin oluşturulamamasına, ortak hedefin paylaşılamamasına, başarı geleneğinin oluşmamasına neden olan sportif başarısızlığı da doğrudan etkilemiştir. Bu anlamda hiç kuşkusuz başarısız ve basiretsiz mevcut bir yönetim şekli vardır. Uzun yıllar bu takımın ve bu kulübün peşinde  koşarak maddi ve manevi her şeyini veren, önce ebediyete intikal etmiş büyüklerimizin anılarına ve hatıralarına sahip çıkmak bizim birinci görevimiz değil midir. Sonrasında şehrin dinamiklerine sesleniyorum. Büyüklerime,  Sayın Vali’mize, Sayın Büyükşehir Belediye Başkanımıza, Eski Kulüp başkanlarımıza özelliklede Sayın Şükrü Bodur beye, Eski yönetici abilerimize, Siyasi parti il ve ilçe başkanlarımıza, Sivil toplum örgütlerimize, Ordu’muzun değerli basın ve yayın organlarına, Orduspor’a emek vermiş eski futbolcu agbilerime,  Ordu spor’un vefakar, cefakar taraftarlar gruplarına sesleniyorum. Ordus spor elden gitmekte, günden güne erimekte, gün geçtikçe daha da kötüye gitmekte. Bizler buna müsaade edecek miyiz. Bu kulübün gerçek sahipleri değil miyiz, gün geçtikçe daha da kötüye gitmesine nasıl göz yumarız. Elazığ maçında taraftar gruplarının Başkan ve yönetemeyen yönetimi istifaya davet etmesi kadar daha doğru ne ola bilirdi. Elinde 28 tane futbolcusu parasızlık dan gitmiş, kendi özümüze döndüğümüz bugünlerde kendi öz evladımızın takım kaptanımızın geçim sıkıntısı içerisinde olup parasını istemesi kadar doğal olan nede kadro dışı bırakılıyor, sizin fıtratınızda disiplinsiz davranışlardan dolayı dediğiniz kadro dışı bu mu? Sizler bırakın güçsüzlerle uğraşmayı ve sağa sola servis yapmayı‘’marka’’ hocanın çek zamanları geliyor onları ödemenin hesabını yapınız yoksa +400 daha fazladan ödersiniz. Peki  16-17-18-19- yaş gruplarında bulunan çocuklarımız adeta esir kampında yaşarcasına eziyet ederek, ’’para mara yok , para isterseniz futbol hayatınızı bitiririz’’ gibi cümlelerin sarf edilmesi ve çocuklarımızın geleceklerini  tehdit etmeniz sizlere hiç yakışıyor mu? Öyle ya! çalışanların hayatlarının bitmesi için kimliklik  doğum yeri Ordu’lu olması gerekiyor.  Ya da para veya maaş  vermeyerek kaç  Ordu’lu futbolcunun ve çalışanlarınızın hayatlarını bitirdiniz? Utanmayın söyleyin. Geçen sezon 36 yaşındaki Hasan Üçüncü’ye  yada Alex’e toplamda  verdiğiniz parayı bu çocukların toplamına veremeyecek kadar zalimsiniz. Özümüze dönüş yaptık dediğiniz bugünlerde U-19 takımımız nerede? Yanlış yaptıkça daha da batıyorsunuz. Yazıklar olsun.                                                                                                            SAYGILARIMLA.