Sümer yazıtlarındaki insanın yaratılış efsanesi bu yazının konusu olacaktır. Isimler üzerinde durulmayacak, yazıtlarda yaratılış efsanesi ile ilgili tema özetlenecektir.

Akıllı canlıların yaşadığı uzak bir gezegenin atmosferi inceliyor. İnceldiği zaman yaşam zora giriyor. Gezegenin atmosferini kalınlaştırmak altın tozu ile mümkün olabiliyor. Gezegen sakinleri altın arıyor. Bunlardan birisi hava arabası (uzay aracı) ile dünyaya iniyor. Suda altın bulduğunu ülkesine bildiriyor.

Hava arabaları ile ülkesi olan gezegenden hemcinsleri dünyaya geliyor. Sudan altını çıkarıyorlar. Gezegenlerine gönderiyorlar. Atmosferdeki delik büyük ölçüde kapanıyor. Dünyada sudan elde ettikleri altın tükeniyor. Dünyayı araştırıyorlar. Kalbe benzeyen kıta olarak nitelendirdikleri Afrika'da toprağın derinliğinde altın buluyorlar. Fakat buradan altını çıkarmak çok zor. İlave güç lazım.

Hava arabaları ile gezegenlerinden işçi getiriliyor. Altın bakır ile karışık çıkıyor. Rafine edilmesi gerekiyor. Getirilen işçi sayısı artıyor.

Dünyaya başka gezegenden gelenler uyum sağlayamıyor. Zira dünayada gece ve gündüz arasındaki fark çok kısa. Uzaydan gelen işçiler dinlenemiyor. Zira onların gezegeninde gece ve gündüz farkı binlerce yıl ile ölçülüyor. Uzaylılar çok uzun ömürlüler.

Dünyada altın çıkaran uzaylılar kendilerine yardımcı olmak üzere dünyalılardan istifade etmek istiyor. Dünya'da el ve ayaklarını kullanan tüylü, (maymuna benzeyen) canlılar var. Bunların kendilerine yardım etmek amacıyla insana dönüştürülmesi için kendi hükumetleindrn izin talep ediliyor.

Geldikleri gezegenin Kralı Anu meclisi topluyor. Tartışıyorlar. Aralarındaki tartışmanın dikkat çekici özelliği "kendimizi Baba Tanrı yerine koyamayız" şeklinde oluyor. Sümerlilerin Tanrı olarak anlam verdiği uzaylıların da her şeyin kurucusu olan Baba Tanrıya inandıkları anlaşılıyor.

Dünyadaki (maymuna benzeyen) ilkel yaratıkları sadece ıslah etmek üzere izin çıkıyor.

Uzaylılar bir hayli uğraşıyor. Sonunda kendilerinden de katkıda bulundukları aşılı yumurtaları ( suni döllenmeye benzer şekilde) kendi cinslerinin rahmine yerleştiriyor. Doğanlar insana benziyor. Fakat ıslah edilen yeni insan kısır. Çiftleşiyorlar, ama doğurganlıkları yok. Kısa zamanda nesilleri sona erebilir.

Araştırıyorlar. Sonunda eksikliği kendi kaburga kemiklerinden aldıkları yaşam özü (genler ile) destekliyorlar. Islah edilmiş dünyalı yabaniler insana benzer çocuklar doğurmaya başlıyor. Ancak bunların yaşamı uzaydan gelenler gibi uzun ömürlü değil.

Bir süre sonra aralarında çiftleşen insanların dejenere olduğu görülüyor. Altın çıkarmaya yardım eden bu insanlar gittikçe daha geri zekalı, daha çok tüylü olarak orijinal atalarına benzemeye başlıyor.

Bu sorunu tesadüfen çözüyorlar. Uzaylılardan birisi, ıslah edilen dünyalı ile çiftleşiyor. Doğan çocuk daha akıllı ve daha çok insana benzer şekil alıyor. Uzaydan gelen diğer işçiler de ıslah edilmiş dünyalılar ile çiftleşiyor. Bu günkü insanın atasına böylece ulaşılıyor.