Etrafta felaket senaryoları söylenip duruyor. Türkiye borç batağında. Gitti gidiyor. Hiçbiri doğru değil.
Yorumcular "Kamu Borcu" ile "Özel Sektör Borcu" ayırımı yapmıyor. Her ikisini de Devlet Borcu gibi gösteriyor. Devlet borcu kritik noktaları aştığı zaman gerçekten felaket beraberinde gelir.
Mastricht kriterlerine göre "Milli hasıla içerisinde devlet borcunun yüzde 60 rakamını aşmaması" gerekiyor. Türkiye Cumhuriyeti Devlet borcunun Milli Hasıla içerisindeki yeri ise yüzde 35 civarında. Mastricht kriterlerinin neredeyse yarısı.
Bir de dış borç meselesi var.
Türkiye'nin toplam dış borcu 410 milyar dolar civarında. 270 milyar doları Özel Sektöre ait. 115 milyar doları Devlete ait. 11 milyar doları Hazine garantili borç. 20 milyar dolar civarında bankaların dış aleme borcu var. 2001 yılında ünlü Kemal Derviş bankaların dış borcuna karşı Hazineyi kefil duruma getirerek Amerikan Bankerlerin alacağını garantiledi.
Hazine garantili borcun 8,2 milyar doları üç yatırıma ait. Orhangazi Köprüsü ve İzmit Oto Yolu. 3. Köprü ve 3. Hava Alanı. Yabancılar bu üç yatırıma kredi vermediler. Almanlar dünyayı ayağa kaldırdı. Zira 3. hava alanı Avrupa'daki hava alanlarının karına ortak oluyor. Bu yatırımların finansmanı Ziraat, Vakıflar, Garanti ve diğer Türk Bankaları tarafından yapıldı. Dolayısıyla 8,2 milyar dolar olarak garanti edilen borç teknik bakımdan devletin dış borcu sayılmaz.
Bankalar dışarıdan iki türlü borçlanıyor. Euro Bond satıyorlar.Konsorsiyum kredisi alıyorlar. Bankalar akıllı yatırım yapar. Parayı kolay zayi etmez. Bu nedenle verilen Hazine garantisi, şekli bir unsurdan ibarettir.
Türk Devleti'nin dış borcu 115 milyar doları aşmıyor. Bunun 40 milyar dolara yakını Euro Bond. Euro Bondların vadesi çok uzun. Kimisi 25 yılı aşıyor. Merkez Bankasında 127 milyar dolar civarında rezerv var. Bu hesaba göre Kamu uluslar arası toplumdan 12 milyar dolar alacaklı.
Özel sektör borcuna gelince:
Öncelikle özel sektör nasıl borçlanıyor sorusuna cevap vermek gerekiyor. Özel sektör üç metod ile borçlanıyor.
1. Kendi parasını kullanıyor. Daha önceden yurt dışına transfer ettiği paraları kredi almış gibi gösteriyor. Hiç bir yabancı banka Türk şirketine kefalet almadan kredi açmaz. Yabancı bankalardan kredi alanlar kendi paralarını kullanıyor. Faizleri vergi matrahından düşüyor. Parasını garantiye alıyor. Rakam ise 90 milyar doları aşıyor.
2. Yabancı Şirketler Türkiye'de emek yoğun üretim yapıyor. Ana şirket Türkiye'ye sattığı malzemeyi pahalı tutarak, oluşan karı fatura oyunları ile kendine aktarıyor. Buradaki şirketi güç duruma kalınca ona borç veriyor. Yani yabancı şirketler kendi kendine borç veriyor. Ödemeler dengesine bakınız. Her ay 2 - 3 milyar dolar civarında kaynağı belirsiz para girişi var. Bir süre sonra bu para özel sektöre borç yazılıyor. 12 yıldan beri sistem işliyor Ana şirket ile buradaki üretici şirketi arasındaki borç ilişkisi off-set ediliyor.
3. Kobiler. Burada sorun var. Ancak miktar büyük değil. Toplam dış borcun yüzde 5 ini geçmiyor. Tolere edilebilir.
Felaket senaryosu düzenler boşuna uğraşıyor.