1940 larda Tank ve Uçak yapan Türkiye, 2018 yılında Tank ve Uçak yapamıyor. Kendini Türk sayan herkes, bu gerçeği bilmeli ve nedenini öğrenmelidir.
1948 den itibaren, Rus Devlet Başkanı Stalin "Boğzalar ve Kars üzerinde" hak iddia ediyordu. Türkiye mecburen 1952 yılında Natoya girmek zorunda kaldı.
Türkiye'nin felaketi Nato'ya girmekle başladı. Önce uçak fabrikamızı kapattılar. Kırıkkale silah sanayini çalışamaz duruma getirdiler. Marshal Yardımı adı altında, Türkiye'yi ekonomik bakımdan istila ettiler. Çok geçmeden var olan sanayimiz de perişan oldu.
Petrol Kanunu ile kaynaklarımızı Amerikanın emrine vermek zorunda kaldık. Verdiğimiz tavizlere karşılık aldığımız, ikinci dünya savaşı artığı silahlar idi. Hurdaları silah diye bize sattılar.
Türkiye sanayileşmek istiyordu. Dönemin Başbakanı Menderes, Amerika'ya gitti ve sanayileşme konusunda yardım istedi. "Tarım ülkesi olarak yaşamaya devam edin, biz sanayi ürünlerini size veririz" cevabını aldı. O dönemde Almanya, Amerika'dan izinsiz hiç bir şey yapamıyordu. Almanlar da "hayır" dedi.
Başbakan Menderes, Rusya'ya yanaştı. Rusya'dan Aliağa Rafinerisi, Seydişehir Alümünyum Tesisleri, İskenderun Demir Çelik Tesisleri ve Kırıkkale Rafinerisi konusunda fabrika yapmak üzere anlaştı. Haziran Ayında Menderes Rusya'ya gidecek ve Anlaşmaları imzalayacaktı. 27 Mayısta ihtilal yapıldı. Başbakan Menderes ve iki Bakanı suçsuz yere idam edildi.
Rahmetli Demirel, Rusya ile ilişkileri devam ettirdi ve mezkur tesisleri Türkiye'ye kazandırdı.
Rahmetli Demirel'e "Merkez Bankası" meselesi iletildi. 1930 yılında Merkez Bankası kurulurken Hazinenin hissesi yüzde 15 idi. Hazine hissesini belirleyen maddeye, Hazineye ait oranın artırılamayacağı yazılmıştı. Fiilen Merkez Bankası "yabancı bankerlerin bankası" hüviyetini taşıyordu. Nitekim Merkez Bankasının başındaki Cumhuriyet kelimesinin sonunda i harfi yoktur.
Merkez Bankasının yabancılara ait olması kabul edilemezdi. Zira sanayileşme hamlesinin önünde, Merkez Bankası engel teşkil ediyordu.
Rahmetli Demirel 1970 yılında "Merkez Bankasındaki Hazine Hissesini" yüzde 51'e çıkardı. Yer yerinden oynadı. Bir sene uğraştılar. Rahmetli Demirel taviz vermedi. Ama, 1971 yılının Mart ayında ünlü "12 Mart muhtırası" ile karşılaştı.
1980 yılındaki darbe ile Zincirbozana gönderilen Rahmetli Demirel, Merkez Bankasını kastederek "Vatana ihanet suçu işleniyor" diye sesleniyordu. Demireli geçemediler.
2001 Krizinin amacı ve hedefi de Merkez Bankası idi. Türk milletini aşamadılar. Gönderdikleri piyon aracılığıyla sadece "Merkez Bankası özerk"dir kuralını yerleştirebildiler. Özelleştirme yoluyla bankaları satın alarak, MB'nin gücünü kırmayı hesapladılar.
Unakıtan adındaki Maliye Bakanı, her şeyi satacağım diyordu. "Piyasa yapıcı bankaları satmayınız, satarsanız finansal egemenlik kaybolur" diye yazıp söyledim. Hakarete uğradım. Ama vaz geçmedim. Sonunda ortak akıl doğruyu anladı ve Ziraat, Halk, Vakıflar Bankasının özelleştirilmesinden vaz geçildi.
Bu sayede, finans kesimindeki kriz kolay atlatılıyor.