Verginin matrahı gelir olmalıdır. Gelirin belli bir oranı vergilendiği zaman, toplum vergiden rahatsız olmaz. Servet ve sermaye üzerine konulan vergiler, devlet ile mükellefi karşı karşıya getiriyor. Bunun bir limiti var. Toplam vergilerin yükü, gelirin yüzde 22 sine kadar sorun yok. Bu limitin aşılma derecesine göre sorun başlıyor. Limit aştığı zaman, vergiler ödenemiyor. Devletin, tahsili zora giren alacakları sorunu başlıyor.

Bu sorun, ülkemizde yaşamın bir parçasına dönüştü. Hükümet tahsili zora girmiş alacakları yapılandırıyor. Yapılandırmaların gerisinde vatandaşın ödeme gücünün olmadığı biliniyor. Ödenme güçlüğü başladığı zaman, vergilerin servet ve sermayeyi matrah aldığı anlaşılır. Zira, gelir üzerinden alınan vergilerde, gelirin bir kısmının vergiye gitmesi mükellefi zorlamaz. Beyana bağlı olduğu için de kolay tahsil edilir.

Bizim vergi sistemimiz, vasıtalı vergiler ağırlıklıdır. Bütçenin yüzde 70'i vasıtalı vergilerden oluşuyor. Vasıtalı vergiler, fiyat mekanizması yoluyla tahsil edildiği için, en adaletsiz vergidir. Ekmek üzerine konulan vergiyi fakirler öder. Zira zenginler azınlıktadır. Vasıtalı vergiler, gelir bölüşümündeki adaletsizliği de artırıyor.

Vasıtalı vergiler en çok, gümrüklerde tahsil edilir. İthalat arttıkça, devletin gümrük gelirleri de artar. Ekonomi daralma dönemine girdiği zaman, ithalat azalır. Vergiler de otomatik olarak azalır. 2019 yılında, ekonomide daralma yaşandı. İthalat azaldı ve vergi gelirlerinde büyük düşmeler meydana geldi. Bütçe açıkları arttı. Vatandaş ödeme zorluğuna girdi. 2020 yılını 3. çeyreğinden itibaren ekonomi büyüme sürecine girdi. İthalat artıyor. Vergi gelirleri de artıyor.

Türkiye'nin, en önemli sorunu vergi gibilerden kaynaklanıyor. Vergi gibiler ne demek? Yasalar ile vatandaşa getirilen külfetlerdir. Odalar gibi kurumlara ödenmek zorunda kalınan paralardır. Vatandaş, vergi ödüyor. Ziraat odalarına, ticaret odalarına, barolara, esnaf odalarına da ayrıca aidat ödüyor. Vergi ve harçlara bu külfetler bindiği zaman, gelir daralıyor ve ödeme zorluğu başlıyor. İlk önce vergi gibilerin, gönüllü hale getirilmesi şart. Mecburiyetin kaldırılması vatandaşa kolaylık sağlayacaktır.

Diğer taraftan, Devlet verdiği hizmet karşılığında para talep ediyor. Vatandaş bunlara para ayırmak zorunda. Zira, para peşin alınmadan hizmet verilmiyor ya da hizmet anında kesiliyor. Son örnek sayaçlar ile ilgili. Sayaçların kontrolüne külfet getirildi. Bu külfet yanlış. Zam adı altında, devlet hizmetleri sürekli pahalı hale getiriliyor. Gerekçe bulunur. Amaç gelirden pay almak olmalıdır.

Türkiye’de vergiler, servet ve sermayeye yöneldi. Bilhassa belediyelere tanınan emlak vergileri tarh-tahakkuk ve tahsilatı, ödenemez aşamaya ulaştı. Belediyeler matrah artırarak, Meclisin görevini gasp ediyor. Servet ve sermaye vergileri vatandaşı, belediyeler ile karşı karşıya getirdi. Nitekim 500 milyar liraya ulaşan yapılandırma içerisinde, emlak vergileri önemli bir yer tutuyor.

Çare bellidir. Devletin getirdiği külfetlerin tamamı, gelir üzerinden karşılanmalıdır. Sermaye yük getiren her türlü külfet kaldırılmalıdır. Zira, ekonomimiz sermaye büyümesi ile büyüyor. Sermaye üzerine konulan her külfet, işsizlik olarak ekonomiye yansıyor. İşsizliğin önlenmesi, sermaye birikiminin artması ile mümkün. Başka türlü iş yeri açılamıyor. Türkiye şu gerçeği öğrenmeli. İşçiye işi iş yeri veriyor.