Son iki yüz yıldan beri, uluslararası siyasetin gerisinde bankerler var. 1815 Waterloo savaşı ile başlayan bankerlerin gücü kırılamadı. Halen devam ediyor.
Bankerlerin nihai amacı ''dolar imparatorluğunu'' egemen kılmaktır. Bu amaçla, ülkeler mümkün olduğunca, küçük parçalara bölünüyor. Epey böldüler. Şu anda, dünya 195 devletten oluşuyor.
Ülkeleri bölmede uygulanan politika, etnik, dini ve mezhebe dayalı ayırımcılıkları tahrik etmekten, oluşuyor. Politikayı uygulamakta, parasal güç yetmediği zaman, Amerikan Hükümeti kullanılıyor.
En son oyun Suriye'de oynanıyor.
Ne olduysa birden, Amerikan Hükümeti ''Suriye'den askerini çekmeye'' karar verdi ve çekiyor. Askerlerin çekilmesi, bankerlerin Suriye ve yöredeki bölücülük amaçlarını akamete uğrattı.
Bankerlerin bir özelliği vardır. Kendileri çıkıp, amaçlarını dile getirmezler. Devreye adamları girer. Nitekim. FED ortağı bir bankerin, bankasında daha önceden memur olan Fransız Cumhurbaşkanı Macron, Amerika'nın Suriye'den asker çıkarmasına karşı çıkıyor. Belli ki, bankerler rahatsız.
Başkan Trump, neden bankerleri rahatsız edici politika uyguluyor?
Uygulamanın altında ekonomi yatıyor. Standart Amerikan işçisinin 1965 yılında 15 dolar olan saat ücreti, 7 dolara düşmüş. Büyüyen Amerikan ekonomisindeki, artı değerler finans kesimine aktarılmış.
Bankerler aşırı zenginlemiş. Amerikan halkı fakirleşmiş. Amerikan rüyası bitmiş. Mücadele, göründüğünden derin. Başkan Trump, Amerikan üreticisini ayağa kaldırmak için elinden geleni yapıyor. Bu gayreti faiz yükselterek FED engelliyor. Zira, faiz arttığı zaman, dolar değer kazanıyor ve Amerikan üreticisinin rekabet gücü azalıyor.
Nitekim, FED faizi artırdığı gün, Başkan Trump resti gördü ve Suriye'den asker çekmeye karar verdi. Uyguluyor. Yeni dünya düzeni kuruluyor.