AKP Hükümeti'nin parlamento ve muhalefeti dışlayarak, giriştiği yeni barış girişimi ya da İmralı süreci, Abdullah Öcalan'ın bazı tespitlerine geldi dayandı. BDP'lilerin MİT yetkilileri gözetiminde gerçekleştirdiği görüşme tutanakları, tarafların olaya bakış açılarının öğrenilmesi açısından yaşamsal önem taşıyor.
Bu tutanakların kamuoyuna nasıl sızdığı, bu sızdırmanın ya da kamuoyunun bu gerçekleri öğrenmesinin kim açısından ne anlama geldiği kuşkusuz önemlidir.
Ama bu önem hiçbir zaman tutanakların içeriğinin önüne geçemez, geçmemelidir.
Başbakan Erdoğan'ın bu tutanakları haber yapan gazeteciye ve gazeteye ''Batsın sizin gazeteciliğiniz'' sözleri çok talihsizdir ama, şaşırtıcı değildir. Çünkü Başbakan Erdoğan'ın özgür basın diye bir derdi hiçbir zaman olmamıştır. Erdoğan, medyayı her açıdan denetim altında tutmak isteyen otoriter, dayatmacı ve anti demokratik bir zihniyeti temsil etmektedir.
Tutanakların sızdırılmasında kim ne amaç umarsa umsun, bu sözlerin kamuoyunca öğrenilmesi, asıl-gerçek çözüm sürecinin oluşmasında çok büyük yarar sağlayacaktır. Ki, bu açıklamalardan, hükümetin yaklaşımına ilişkin de önemli ipuçları edinilmektedir.
Başbakan ne kadar bazı kırmızı çizgiler ortaya koysa da, bu çizgilerin hiçbir anlam taşımadığı, her an değişebilir olduğu, daha önceki deneyimlerimizce sabittir. Başbakan, dün ''kesinlikle olmaz'' dediğine bugün ''olabilir'' diyerek, ilkesiz ve güvenilmez bir zeminin oluşmasında büyük katkılar yapmıştır.
Öte yandan, sürecin bir kardeşlik ve barış projesi olmaktan çok AKP'nin ve küresel güçlerin stratejik ya da politik hedeflerinin gerçekleşmesine yönelik pazarlıkların yapıldığı kuşkusu yaygındır. Anayasanın oluşumu, başkanlık dahil bazı temel maddeler konusunda anlaşmaya varıldığı, yeni anayasa denilen şeyin bir AKP-BDP-PKK ittifakı sonucu oluşturulan bir dayatma ve aldatmaca olduğu kanaati toplumda giderek yaygınlaşmaktadır.
Erdoğan ve AKP'nin ''tüm milliyetçilikleri ayaklar altına aldık'' gibi nereye çekileceği ve kime hizmet ettiği belli olmayan, devletin üzerinde oturduğu bazı temel değerleri etnik milliyetçilikle karıştırarak sarsan yaklaşımı, hem devletin varlığı ve egemenliğini tehdit etmekte, hem de gerçek bir barış sürecini önleyebilecek tehlikeler içermektedir.
Kuşkusuz ki barış bu ülkedeki herkesin dileği olmalıdır. Barış denilen şeyin herkes için ülke için ''kardeşlik içinde bir arada yaşama'' , ''eşitlik'', ''demokratiklik'' ve ''özgürlük'' gibi değerleri birlikte taşıması gerekir. Etnik bir ayrışmaya yol açabilecek sözde bir çözüm süreci, herkes için bir felaket olabileceği gibi, küresel ağababalarının yeni dünya düzenine hizmet etmekten başka hiçbir işe yaramayacaktır.
Bu AKP ile olamaz; çünkü AKP, haksız, adaletsiz ve değerleri ayaklar altına alan bir küresel egemenlik sisteminin hizmetinde bulunmaktadır.
ABDULLAH ÖCALAN'LA YAPILAN GÖRÜŞME TUTANAKLARININ ÖNEMLİ BÖLÜMLERİNE BİR KEZ DAHA BAKINIZ.. BİRÇOK AÇIKLAMA SÖZE GEREK BIRAKMIYOR...
HAYATIMIZ SÖZ KONUSU
"Kandil'e BDP'ye ve Avrupa'ya üç nüsha mektup yazdım. Heyet ile dünden beri yoğun olarak tartışıyoruz. Özal'dan beri teşebbüs içerisindeyim, akim (akamete uğradı, kesintiye uğradı) kaldı. Şimdi akamete uğramaması lazım. Uğrarsa, tırnak kesilirse felaket olur. Türkler de bunu bilmeli; başarısızlık orta ve üst düzey savaş, isyan, kaos hepimizin hayatı söz konusudur. Şimdi kadar yaşadıklarımız deveden kulak kalır. Kesin başarı hedefi ile sonuçlanması lazım. Yeni diyalog sürecine yükleniyorum. Dostlarımızın ve halkımızın eski kalıp mücadeleleri bir kenara atmaları lazım.
REJİM DEĞİŞİKLİĞİ OLACAK
Eski yaşam alışkanlıkları top yekun bırakmak gerekir. Neden, çünkü bu bir rejim değişikliği olacak. Tanzimat, Meşrutiyet, Cumhuriyet, 1950 çok partili hayata geçişten çok daha önemli, bu hepsinden daha derinlikli olacak. Başarılı olursak, yepyeni bir Cumhuriyete... Radikal demokrasi, tam demokrasi, Anadolu ve Mezopotamya'nın tam demokratikleşmesi, hazırlığım bu yönde. Şimdiye kadar olanlar ısınma hareketi idi. Bütün felsefi ve örgütsel birikimimi bu yönde PKK'yi hazırlamak ve dönüştürmek için kullanıyorum. Bu en köklü adım. Demokratik kurtuluş ve demokratik yaşam süreci. ben bu deyimi rast gele seçmedim. Zamanında söyledim anlamadılar. Anlamış olsaydılar, Ergenekon olmazdı, AKP bunları diyor ama çok yüzeysel bakıyor. Benim çok inatçı olduğumu biliyorsunuz. Ben ilk günden demokratik Cumhuriyeti savundum, onlar beni anlamadılar; "APO'yu bitirdik" dediler. Stratejik hatalar yaptılar. Ergenekon'u saptılar umarım bu sefer böyle olmaz. Onun için benimle oynanmayacağını özellikle AKP'ye anlatmalısınız. AKP'lilerle konuşun anlatın. Siz Meclis'tesiniz size çok görev düşüyor. Anlamlı bir uzlaşmaya gidilseydi (Ecevit döneminde) ne Ergenekon ne AKP olmazdı.
"AKP'Yİ ÇIKARTAN GÜCÜZ"
- Metiner saçmalıyor, "APO sıkıştı" diyor. Propaganda ile oyunu karıştırıyor. Kendisini düzene satmış, kendisini rezil etmiş, AKP'yi 10 yıldır ayakta tutan benim. Derhal bu söylemi terk etmesi lazım. Biz AKP'yi çıkartan gücüz.
"HA BİZ HA SAKİNE"
- Sırrı: Bize gelen bilgide, "Sakine'nin tutumunun ve katılımının iyi olduğu, dağ adına Avrupa'da görevli olduğu, işini tamamlayıp geri dönüş için Paris'e gittiğinde bu olayın olduğu... Tutumunun ve katılımının iyi olduğu" bildirildi.
- Öcalan: Ha bizi vurmuş, ha Sakine'yi vurmuşlar. Çok karanlık bir olay. Ankara'ya gelmiş (Ömer Güney) Çankaya'da büro tutmuş. Sterk "MİT kaynaklı" demiş. Mümkün değil ama düşüneceksin. Milyonda bir de olsa düşüneyim, MİT var mı? MİT de şaşırdı. Demek ki darbe hala devam ediyor.
(Sırrı'ya dönerek) Sinop olayı rast gele mi organize mi?
- Sırrı: Organizeydi başkan. Çünkü ancak bir reklam ajansı grafiği ile önceden hazırlanmış pankartlar ve bildiriler vardı. Sosyal medya üzerinden bize dönük kampanyalar başlatıldı. Darbe Araştırma Komisyonunun görevi bittikten sonra, Özel Harp Dairesi ile ilgili, Gladyo ile ilgili, Kürdistan bölgesi hariç özellikle Karadeniz'i deşifre eden bilgiler geldi. Burada Karadeniz'de gladyonun yaptığı işler başlığı altında TAYAD'lı ailelere dönük linç girişimi de vardı. Orada anlatılan, yapılan ve biçimler ne ise hepsini Karadeniz'de gördük. Bu yönüyle örgütlü ve organizeydi.
"SAVUNMANIZI 
HAZIRLAYIN"
- Öcalan: Siz de muallaktasınız. Tıpkı Sakine gibi. Bir daha kendini öz savunmanın hazırlamadığınız hiçbir yere gitmeyin. Size bir vurduklarında on vuramayacaksınız, gitmeyin, devlete güvenmeyin. Biliyorsunuz ki Ahmet Türk'ü iki kez vurdular, bir Samsun'da, bir İzmir'de... Sakine'ye yapılan hepimize yapılabilir. Bu özel harbe ayrıca geleceğiz.

AKP Hükümeti'nin parlamento ve muhalefeti dışlayarak, giriştiği yeni barış girişimi ya da İmralı süreci, Abdullah Öcalan'ın bazı tespitlerine geldi dayandı. BDP'lilerin MİT yetkilileri gözetiminde gerçekleştirdiği görüşme tutanakları, tarafların olaya bakış açılarının öğrenilmesi açısından yaşamsal önem taşıyor.Bu tutanakların kamuoyuna nasıl sızdığı, bu sızdırmanın ya da kamuoyunun bu gerçekleri öğrenmesinin kim açısından ne anlama geldiği kuşkusuz önemlidir.Ama bu önem hiçbir zaman tutanakların içeriğinin önüne geçemez, geçmemelidir.Başbakan Erdoğan'ın bu tutanakları haber yapan gazeteciye ve gazeteye ''Batsın sizin gazeteciliğiniz'' sözleri çok talihsizdir ama, şaşırtıcı değildir.

Çünkü Başbakan Erdoğan'ın özgür basın diye bir derdi hiçbir zaman olmamıştır. Erdoğan, medyayı her açıdan denetim altında tutmak isteyen otoriter, dayatmacı ve anti demokratik bir zihniyeti temsil etmektedir.Tutanakların sızdırılmasında kim ne amaç umarsa umsun, bu sözlerin kamuoyunca öğrenilmesi, asıl-gerçek çözüm sürecinin oluşmasında çok büyük yarar sağlayacaktır. Ki, bu açıklamalardan, hükümetin yaklaşımına ilişkin de önemli ipuçları edinilmektedir.Başbakan ne kadar bazı kırmızı çizgiler ortaya koysa da, bu çizgilerin hiçbir anlam taşımadığı, her an değişebilir olduğu, daha önceki deneyimlerimizce sabittir. Başbakan, dün ''kesinlikle olmaz'' dediğine bugün ''olabilir'' diyerek, ilkesiz ve güvenilmez bir zeminin oluşmasında büyük katkılar yapmıştır.Öte yandan, sürecin bir kardeşlik ve barış projesi olmaktan çok AKP'nin ve küresel güçlerin stratejik ya da politik hedeflerinin gerçekleşmesine yönelik pazarlıkların yapıldığı kuşkusu yaygındır. Anayasanın oluşumu, başkanlık dahil bazı temel maddeler konusunda anlaşmaya varıldığı, yeni anayasa denilen şeyin bir AKP-BDP-PKK ittifakı sonucu oluşturulan bir dayatma ve aldatmaca olduğu kanaati toplumda giderek yaygınlaşmaktadır.Erdoğan ve AKP'nin ''tüm milliyetçilikleri ayaklar altına aldık'' gibi nereye çekileceği ve kime hizmet ettiği belli olmayan, devletin üzerinde oturduğu bazı temel değerleri etnik milliyetçilikle karıştırarak sarsan yaklaşımı, hem devletin varlığı ve egemenliğini tehdit etmekte, hem de gerçek bir barış sürecini önleyebilecek tehlikeler içermektedir.Kuşkusuz ki barış bu ülkedeki herkesin dileği olmalıdır. Barış denilen şeyin herkes için ülke için ''kardeşlik içinde bir arada yaşama'' , ''eşitlik'', ''demokratiklik'' ve ''özgürlük'' gibi değerleri birlikte taşıması gerekir. Etnik bir ayrışmaya yol açabilecek sözde bir çözüm süreci, herkes için bir felaket olabileceği gibi, küresel ağababalarının yeni dünya düzenine hizmet etmekten başka hiçbir işe yaramayacaktır.Bu AKP ile olamaz; çünkü AKP, haksız, adaletsiz ve değerleri ayaklar altına alan bir küresel egemenlik sisteminin hizmetinde bulunmaktadır.

ABDULLAH ÖCALAN'LA YAPILAN GÖRÜŞME TUTANAKLARININ ÖNEMLİ BÖLÜMLERİNE BİR KEZ DAHA BAKINIZ.. BİRÇOK AÇIKLAMA SÖZE GEREK BIRAKMIYOR...HAYATIMIZ SÖZ KONUSU

"Kandil'e BDP'ye ve Avrupa'ya üç nüsha mektup yazdım. Heyet ile dünden beri yoğun olarak tartışıyoruz. Özal'dan beri teşebbüs içerisindeyim, akim (akamete uğradı, kesintiye uğradı) kaldı. Şimdi akamete uğramaması lazım. Uğrarsa, tırnak kesilirse felaket olur. Türkler de bunu bilmeli; başarısızlık orta ve üst düzey savaş, isyan, kaos hepimizin hayatı söz konusudur. Şimdi kadar yaşadıklarımız deveden kulak kalır. Kesin başarı hedefi ile sonuçlanması lazım. Yeni diyalog sürecine yükleniyorum. Dostlarımızın ve halkımızın eski kalıp mücadeleleri bir kenara atmaları lazım.

REJİM DEĞİŞİKLİĞİ OLACAK

Eski yaşam alışkanlıkları top yekun bırakmak gerekir. Neden, çünkü bu bir rejim değişikliği olacak. Tanzimat, Meşrutiyet, Cumhuriyet, 1950 çok partili hayata geçişten çok daha önemli, bu hepsinden daha derinlikli olacak. Başarılı olursak, yepyeni bir Cumhuriyete... Radikal demokrasi, tam demokrasi, Anadolu ve Mezopotamya'nın tam demokratikleşmesi, hazırlığım bu yönde. Şimdiye kadar olanlar ısınma hareketi idi. Bütün felsefi ve örgütsel birikimimi bu yönde PKK'yi hazırlamak ve dönüştürmek için kullanıyorum. Bu en köklü adım. Demokratik kurtuluş ve demokratik yaşam süreci. ben bu deyimi rast gele seçmedim. Zamanında söyledim anlamadılar. Anlamış olsaydılar, Ergenekon olmazdı, AKP bunları diyor ama çok yüzeysel bakıyor. Benim çok inatçı olduğumu biliyorsunuz. Ben ilk günden demokratik Cumhuriyeti savundum, onlar beni anlamadılar; "APO'yu bitirdik" dediler. Stratejik hatalar yaptılar. Ergenekon'u saptılar umarım bu sefer böyle olmaz. Onun için benimle oynanmayacağını özellikle AKP'ye anlatmalısınız. AKP'lilerle konuşun anlatın. Siz Meclis'tesiniz size çok görev düşüyor. Anlamlı bir uzlaşmaya gidilseydi (Ecevit döneminde) ne Ergenekon ne AKP olmazdı.

"AKP'Yİ ÇIKARTAN GÜCÜZ"

- Metiner saçmalıyor, "APO sıkıştı" diyor. Propaganda ile oyunu karıştırıyor. Kendisini düzene satmış, kendisini rezil etmiş, AKP'yi 10 yıldır ayakta tutan benim. Derhal bu söylemi terk etmesi lazım. Biz AKP'yi çıkartan gücüz.

"HA BİZ HA SAKİNE"

- Sırrı: Bize gelen bilgide, "Sakine'nin tutumunun ve katılımının iyi olduğu, dağ adına Avrupa'da görevli olduğu, işini tamamlayıp geri dönüş için Paris'e gittiğinde bu olayın olduğu... Tutumunun ve katılımının iyi olduğu" bildirildi.- Öcalan: Ha bizi vurmuş, ha Sakine'yi vurmuşlar. Çok karanlık bir olay. Ankara'ya gelmiş (Ömer Güney) Çankaya'da büro tutmuş. Sterk "MİT kaynaklı" demiş. Mümkün değil ama düşüneceksin. Milyonda bir de olsa düşüneyim, MİT var mı? MİT de şaşırdı. Demek ki darbe hala devam ediyor.(Sırrı'ya dönerek) Sinop olayı rast gele mi organize mi?- Sırrı: Organizeydi başkan. Çünkü ancak bir reklam ajansı grafiği ile önceden hazırlanmış pankartlar ve bildiriler vardı. Sosyal medya üzerinden bize dönük kampanyalar başlatıldı. Darbe Araştırma Komisyonunun görevi bittikten sonra, Özel Harp Dairesi ile ilgili, Gladyo ile ilgili, Kürdistan bölgesi hariç özellikle Karadeniz'i deşifre eden bilgiler geldi. Burada Karadeniz'de gladyonun yaptığı işler başlığı altında TAYAD'lı ailelere dönük linç girişimi de vardı. Orada anlatılan, yapılan ve biçimler ne ise hepsini Karadeniz'de gördük. Bu yönüyle örgütlü ve organizeydi.

"SAVUNMANIZI HAZIRLAYIN"

- Öcalan: Siz de muallaktasınız. Tıpkı Sakine gibi. Bir daha kendini öz savunmanın hazırlamadığınız hiçbir yere gitmeyin. Size bir vurduklarında on vuramayacaksınız, gitmeyin, devlete güvenmeyin. Biliyorsunuz ki Ahmet Türk'ü iki kez vurdular, bir Samsun'da, bir İzmir'de... Sakine'ye yapılan hepimize yapılabilir. Bu özel harbe ayrıca geleceğiz.