Türkiye’de "atanamayan öğretmenler" gerçeği yüzünden intihar eden öğretmenlere bir yenisi Diyarbakır'da eklendi. Ergani İlçesi'ne bağlı İncehıdır Köyü'nde ikamet eden ve 4 yıldır atamayı beklediği öğrenilen Mustafa Kaya (26), ailesi ile birlikte yaşadığı evin tavanına kravatıyla kendini asarak yaşamına son verdi. Otopsi yapılmak üzere Ergani Devlet Hastanesi'ne getirilen Kaya'nın cenazesi, otopsisinin ardından doğduğu İncehıdır Köyü'nde gözyaşları arasında toprağa verildi. Kaya, geride yürek burkan bir hayat hikayesi ve gözü yaşlı aile bıraktı.

1986 İncehıdır Köyü doğumlu Kaya, ilköğretimi Yatılı İlköğretim Bölge Okulu'nda,liseyi Ergani Anadolu Öğretmen Lisesi'nde, üniversiteyi de Dicle Üniversitesi Eğitim Fakültesi Türkçe Öğretmenliği Bölümü'nü okuyarak tamamladı. Ailesinin maddi durumu iyi olmadığı için Kaya, üniversiteyi ailesine yük olmadan gece bulduğu kısa süreli  işlerde çalışarak tamamladı. Tüm engellere rağmen eğitimini başarı ile tamamlayan Kaya'yı, kendisi gibi atanmayı bekleyen ve isminin açıklanmasını istemeyen öğretmen adayı, şu sözlerle anlatıyor: "Aynı sınıftaydık. Başarılı biriydi, hayat dolu, güler yüzlüydü. Atanamamak canını çok sıkıyordu. Köylerinde bulunan okulda bir yıl gibi ücretli öğretmenlik yaptı. Fakat köye kadrolu öğretmen atandıktan sonra işine son verildi. Çok zoruna gitmişti. Sonuçta Mustafa hem öğretmen lisesinden mezundu, hem de eğitim fakültesi mezunuydu. Ama buna rağmen atanamıyordu. Sürekli konuşuyorduk. Onca zorluğa rağmen okulunu bitirip kadro alamaması ve onca emekten sonra bir iş dahi bulamaması canını çok sıkıyordu. Zamanla içe kapanmaya başladı. O çocuğu çaresizlik öldürdü. O çocuğu bu ülkenin gerçeği öldürdü" dedi. Kaya'nın bir diğer atanamayan öğretmen arkadaşı ise: Kaya'nın hayatı boyunca attığı her adımda karşısına ekonomik sorunlar çıktığına işaret ederek, "Daha bir hafta önce İstanbul'dan geldi. Bir ay gibi İstanbul'a gidip inşaatta çalıştı. Fakat yapamayınca geri döndü. Köyde ailesi ile birlikte hayvancılık ile uğraşıyordu. Ama hak ettiği yer o iş değildi. Onca emekten sonra aynı ekonomik zorluğa düşmek onu son derece mutsuz etmişti. KPSS sınavlarına giriyordu, matematiği iyi olmadığı için istediği puanı alamıyordu. Dershane için para gerekliydi, fakat parayı temin edecek gücü yoktu. Nitekim son dönemlerde içekapanıklığı arttı. Ki Mustafa o kadar cana yakın, espiri yapmayı seven biriydi ki herkes tarafından seviliyordu. Atanamaması hayatını kararttı. Ekonomik sıkıntılar nedeniyle dershaneye de gidemiyordu. Sonunda hak ettiği kravat hayatına mal oldu" diye konuştu.

 Peki atanamayan öğretmen kimdir?Atanamayan öğretmen okullarda bir dünya açık olmasına rağmen devletin atamayıp ücret karşılığı olarak çalıştırdığı öğretmendir..(ücretli öğretmenler resmi tatillerde,dini bayram tatillerinde ve yaz tatillerinde ücret alamayan geçici kimselerdir.)Evlenmek,çoluk çocuğa karışmak isteyipte evlenemeyen öğretmendir..Başka işlerde çalışmaya çalışıpta ilkokul mezunu işverenden fırça yiyen,karın tokluğuna çalışan öğretmendir.Ülkenin kalkınmasında ön ayak olacak fakat atanamadığı için kalkınmaya engel olanlara isyan eden öğretmendir.Ne olursa olsun ülkesini terk etmeyen öğretmendir.Referansı vekiller,bakanlar bazı üst düzey kurumlara girebilecek kapıyı bile gösterecek yakınının olmaması öğretmendir.Ve daha neler neler..Geçen gün öğretmen olan bir yakınım başından geçen bir durumu anlattı.Kendisi sınıf öğretmeni olan yakınım okulu bitirir bitirmez atanamadığı için kendine yarar kurslara katılıp belgeler topladı.Boş durmayı sevmeyen yakınım ailesinin eline bakıyor olmaktan da son derece rahatsızlık duyuyordu.Özgeçmiş hazırlamış kurumlara birer adet bırakmıştı.Özel bir kolej çalışmak istediğini bildirmiş görüşmek için yakınımı çağırmıştı.Görüşme tamamlanmış ve bizim öğretmen işe başladı.Kurumu benimsemeye çalışan öğretmenimiz çocuklarla yakından ilgilenmiş her konuda öğrencilerinin yanında olmuş.Bir sabah okulun katlarının birinde gezinirken ilkokul mezunu işvereni kendisinin neden boş gezindiğini tuvaletteki yere düşen selpakları neden toplamadığını sorgulamış.İşverenin tavrına bakılırsa üniversitede 4 yılını boşuna geçirdiği,topladığı kurs belgelerinin bir hiç olduğu sonucu ortaya çıkıyor.Öğretmen bu okulda öğretmen değil o işverenin çalıştırdığı herhangi bir işçi,bir hiç.Bunlara böyle davranabilme gücünü kim veriyor tabi ki devlet,tabi ki bağlı bulunduğu milli eğitim bakanlığı..Yazık valla yazık..Bakanı çapulcu,işe yaramaz diye görürse bu kendini bilmez zengin züppeler böyle davranmaya devam ederler.

O kadar çok sıkıntılı öğretmen var ki bende bu konuyu es geçmek istemedim.Çocuklarımızın ışık tutucuları nasıl bir sıkıntıdan süzülüp,nasıl bir psikolojiden kopup geliyorlar dile getirmek istedim.Öğretmenin yararlı olabilmesi,gelecek nesillerin temelini sağlam atabilmesi ve insanı insan gibi yetiştirebilmesi için önce kendi psikoloji düzgün olmalı.Ama ne yazık ki ülkemizde öğretmen gerekli değeri görmüyor,hak ettiği mertebeye ulaşamıyor ve bağlı olduğu bakanlık tarafından çapulcu olarak ilan ediliyor.Soruyorum size hangi bakan kendine bağlı personele git başka iş yap,bir iki çapulcu bir araya geliyor gibi hitapta bulunur?Sen sahip çıkmayacaksan,sorunlarına çözüm bulamayacak ve dertlerine derman olamayacaksan sen ne işe yararsın  be bakan???Sen ne iş yaparsın ya Ömer DİNÇER??Olmaz böyle olmaz..Silkelen ve öğretmeninin elinden tut.

 GÜNÜN SÖZÜ: ‘Karanlığın en koyu anı, aydınlığa en yakın zamandır.’