1.1.   AİHSEP 1. Md Kapsamında Mülkiyet Kavramı

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi tek bir hukukun ürünü olmayıp, birden çok devlete ayna tutan bir sistemi esas almış, ortak bir temel üzerine kendi hukukunu yaratmıştır. Dolayısıyla, mülkiyet evrensel niteliğe sahip bir konu olsa da mülkiyet edinme hakkı ve buna bağlı kavramlar AİHS kapsamında bağımsız olarak yorumlanmıştır. “Bu kapsamda, AİHM her olayı ilgili devletin iç hukukuna göre ayrı ayrı yorumlamak yerine Sözleşme’nin amacı doğrultusunda kendine has bir mülk tanımı benimsemiştir.”[1]

AİHSEP madde 1’le korunan mülkiyete ilişkin bir tanım olmamakla birlikte AİHM bu hükmü yorumlayarak mülkiyetin neler olabileceği konusunda içtihat geliştirmiştir. Böylelikle ulusal hukuktaki mülkiyet tanımının aslında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi için hiçbir önemi yoktur, çünkü mahkeme mülkiyete özgü özerk bir anlam geliştirmiştir.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne göre mülkiyet kavramı ulusal hukuktan ciddi anlamda farklıdır. Bu durum sadece mülkiyet kavramı için değil, sözleşmede yer alan tüm kavramlar için geçerlidir. Şöyle ki; sözleşme her kavrama kendi anlamını yükleyerek kavramlarda yeknesaklaşma gayesi güder. Sözleşmeye taraf birçok ulusal hukukun mevcudiyeti düşünüldüğünde, bu gayenin doğru bir esasa dayandığı kabul görmektedir.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, önüne gelen başvurularda ulusal hukuktan bağımsız kendi yüklediği anlam üzerinden değerlendirmede bulunmaktadır. Bu durum yukarıda izah edildiği üzere sözleşmeye taraf birçok devletin varlığı ve bu devletlerin kendi içlerinde ulusal hukuklarını uyguluyor oluşundan kaynaklıdır. Aksi halde, sözleşmeye taraf her devlet ulusal hukukundaki mülkiyet kavramına başvuracak olursa, sözleşmenin uygulanagelmesi imkânsız hale gelecek böylece amacına uygun bir koruma sağlanamayacaktır.